Aslında bu kitap, ‘’Ocak Ayı BCP’’ için okuyayım diye elime aldığım bir kitaptı. Okumayı bitirdikten sonra temasının, tam olarak ‘’umut’’ olmadığını kendime itiraf ettim ve bu kitabın yorumu yerine ‘’Mission Mangal’’ filmini yazdım. Fotoğrafı da daha okurken çekmiştim, sonra da değiştirmek hiç içimden gelmedi :)
Fotoğraftaki ‘’umut ışığım’' temalı efektin ardındaki hikâyeyi
böyle açıkladıktan sonra kitabı açıklamaya geçiyorum :)
Konusu :
Oliver Twist, yoksullar evinde dünyaya gelmiş bir yetimdir. Daha fazla yemek
istemek cesareti, kapının önüne konmasına yol açar. Hayatta yapayalnızdır
artık. Bir cenaze levazımatçısının yanına girer. Orada da kötü muamele görünce
kaçar ancak bu kez de yankesici Fagin ve çetesinin eline düşer. Yeraltı
dünyasının acımasız ortamında korkunç Fagin’in pençesinden kurtulmak için akıl
almaz serüvenlere atılan Oliver’ı hiç ummadığı bir gelecek beklemektedir.
(arka kapaktan)
Kitap oldukça sürükleyiciydi. 568 sayfalık ince sayılmayacak
bir klasik olmasına rağmen hissettirdiği kalınlık kesinlikle bu değildi. İçinde
yer yer güzel çizimler bile vardı. Okurken neredeyse çocuklar için dünya klasiklerinin
kısaltılmış halini okuyormuş gibi hissedecektim. Neredeyse :)
Hissetmedim çünkü böyle karakter tahlilleri ve doğa tasvirleri çocuk kitaplarında olmaz.
- ''Oliver ertesi sabah günlerden beri unutmuş olduğu bir neşeyle kalktı ve istekle, severek çalışmaya başladı… Günlerdir çevredeki bütün güzelliklerin üzerine inmiş olan hüzün sisi dağılmıştı artık… İşte kendi içinizdeki duygu ve düşünceler dış evrenin görünüşü üzerinde bile bu derece etkili olur. Doğaya ve insanlara bakıp bakıp da her şeyi karanlık ve kasvetli gören insanlar haklıdır. Ne var ki bu karanlık ve kasvet onların kendi tasalı ruhlarının ve görüşlerinin rengini yansıtır. Gerçek renkler inceliklidir. Seçebilmek için daha açık bir görüş ister. ''
- '' Gökyüzü, günün yaklaşmasıyla hafifçe ağarmıştı ama bu, manzaranın karanlık ve kapanıklığını hafifletecek yerde artırmaya yarıyordu sanki. Hafif aydınlık ıslak damlarla kasvetli sokaklara sıcak bir renk ya da bir parlaklık serpmeden ancak sokak lambalarının ışığını sönükleştirmekle kalıyordu. ''
Dickens’ın bu kitabı yazarlık hayatının görece daha başlarında yazdığı belli oluyordu. En azından daha önce Dickens okuyanlar için. Kitabın içinde ‘’Büyük Umutlar’’ın yazarının fetüs halini gördüm :D Bu, bu kitabın daha kötü olduğu anlamına gelmiyor tabii ki. Charles Dickens böyleyken bile yeterince iyiymiş.
- Oliver’ın düşünceleri daha birçok kişinin düşünceleri gibiydi: Güçlükleri belirlemekte birebirdiler ama bu güçlükleri yenebilecek bir çözüm bulmaya gelince tamamen fosluyorlardı.
- Dünyamız bir kırık düşler dünyasıdır. Ve kırılanlar da çoğu zaman en özenerek beslediğimiz, ruhumuzun en soylu yönünü yansıtan düşler ve umutlardır.
- Şafak söküyordu. Günün doğuşundan çok gecenin ölüşüydü bu. İlk donuk ışıklar gökyüzünde cansız cansız ışımaya başladıkça hava büsbütün soğur, ayaz inadına iliklere işler gibiydi. Karanlıkta belli belirsiz seçilen ve insana korkunç görünen şeyler gitgide daha belirgin olup çıkıyor ve her zamanki biçimlerine bürünmeye başlıyorlardı. Yağmur yağıyordu, sık ve hızlı; yaprakları dökülmüş fundalar arasında pıtır pıtır.
Oliver’ın doğumundan beri yaşadıklarını bir klasik değil de
macera kitabı okuyormuş gibi okuyorsunuz. Yoksullar evindeki zamanları
özellikle yürek burkucuydu, insanı öfkelendiren türde kötülükler, hileler yapan insanlar kitap boyu eksik olmadılar. Tam, kitabın
sayfalarından içeri girip tokatlamak isteyeceğiniz türden karakterler.
- Bu çatı altında geçirdiği çocukluk yıllarının karanlığını ne tatlı bir söz ne de candan bir okşayış aydınlatmıştı.
- Kadın
öfkeli bir yüzle kendisine doğru yumruğunu sallamaktaydı. Oliver onun ne demek
istediğini hemencecik kavradı, çünkü bu yumruk gövdesine o kadar çok inmişti ki
belleğinde de iz bırakmamasına olanak yoktu.
Ama tabii güzel yürekli insanlar da vardı :) Benim favorim
Mr. Brownlow’du. Favori karakterimin nasıl bir adam olduğunu kitabı okumadan
bile anlayabilmeniz için birkaç alıntı daha :
- Mr. Brownlow’un altı tane sıradan, insancıl baya yetecek kadar büyük olan yüreği gözlerine bir miktar yaş fışkırtmıştı. Bunun hangi emme basma düzeniyle yapıldığını anlatabilecek kadar bilgin değiliz.
- Mr. Brownlow, ‘’Epey kitap var, değil mi oğlum?’’ diye sordu. Oliver, ‘’Bir dolu efendim!’’ diye yanıtladı. ‘’Ömrümde bu kadar çok kitap görmemiştim.’’ Yaşlı adam iyi yüreklilikle, ‘’Uslu durursan bunları okuyabilirsin!’’ dedi. ‘’Bu da kitapların ciltlerine bakmaktan daha fazla hoşuna gider senin. Gerçi bütün güzellikleri ciltlerinden ibaret olan kitaplar da vardır ya, o başka!’’
- ‘’Gerçi hayatımın zevki, sevinci de sevdiğim insanlarla birlikte onların mezarlarına gömüldü ama ben gene de yüreğimi tabuta çevirmedim. Sevmek yeteneğimi sevdiklerimle birlikte gömmedim. Çektiğim derin acılar duygularımı yalnızca güçlendirip inceltmeye yaradı.’’
İşte böyle biri ve öyle ‘’Ben seni asla bırakmam.’’ gibi beylik
cümlelerdense durabileceği sözleri durabileceği şekilde veren bir adamdı.
Böyle:
- Mr.
Brownlow, ‘’Sevgili oğlum,’’ dedi, ’’korkma, sen neden olmadıktan sonra ben
seni bırakmam!’’.
Kitabı kesinlikle sevdim. Dickens içinde bulunduğu döneme gerçekten güzel dokundurmalar yapabilen bir yazar. Mahkemelerden adalete, din adamlarından o dönemki kadınlara bakış açısına varıncaya kadar kitapta her şey hakkında biraz hiciv var.
- ‘’Şu kadın milletinin en kötü tarafı şudur ki en ufacık bir şey, tutar içlerinde çoktan küllenmiş bir duyguyu alevlendiriverir… En iyi tarafları da şudur ki bu durum hemen geçer! Heh!... Heh!...’'
- Yaşlı bey, ‘’Kızcağızım, Türkler dua ederken yüzlerini sıvazladıktan sonra gündoğusuna doğru dönerlermiş!...’’dedi. ‘’Oysa bizim din adamlarımız, yüzlerini ancak üzerlerinde gülümseyiş filan varsa yok olsun diye sıvazlarlar ve sonra da her keresinde gökyüzünün en karanlık tarafına doğru dönerler!’’.
Dönemin kadınlara bakış açısı ilk kısımda, Dickens’ın
döneme bakış açısı da son kısımda özetleniyor sanırım :D
·
‘’…Hatta
yasa gözünde karından daha suçlusun. Çünkü yasa karının senin yönlendirmene
göre hareket ettiğini kabul eder.’’
Şapkasını iki eliyle iyice eğip büzerek,
‘’Yasa böyle varsayıyorsa,’’ diye söylendi. ‘’Demek ki yasa şapşalın biriymiş.
Yasanın gözü böyle görüyorsa demek ki yasa henüz bekârdır ve evlenmemiştir. Şu
anda yasaya edebileceğim en büyük beddua şudur: Dilerim kendi başına gelir de
gözleri açılır yasanın; deneyim sahibi olup gözleri açılır efendim.’’
Çok fazla alıntıyla yazdığım bir yazı oldu farkındayım. Ama ben bu yazıyı, kendime daha sonra okuduğumda bu kitapla ilgili ne hissetmişim, neleri beğenmişim, kitabın bende ne gibi bir hikâyesi var onu hatırlatmak istediğim için de yazıyorum. Onun için lütfen beni mazur görün :))
…oturduğu yerde rahatsız olmuş gibi kıpırdanarak ‘’Hikâyeniz de amma
uzunmuş!’’ diye sızlandı.
Yaşlı adam, ‘’Bu gerçek bir çile ve üzüntü hikâyesidir de ondan bayım!’’
diye yanıtladı. ‘’Bu çeşit hikâyeler çoğu zaman uzun sürer. Eğer katıksız bir
mutluluk ve sevinç hikâyesi olsaydı kısa sürerdi.’’
22 Yorumlar
Ben de şu an Duckens'ten David copperfield okuyorum 1.100 sayfa... karakter tahlilleri ve tasvirler çok detaylı ve gerçekten benim klasiklerde en sevdiğim şey bu:)))
YanıtlaSilYaa kitaplığımda duruyor o da :) Benim de klasiklerde en sevdiğim şey bunlar olabilir. Şimdilerde İki Şehrin Hikayesi'ni aldım elime, siz muhtemelen benden önce bitirmiş olursunuz David Copperfield'i. Neyse, yazarsanız yorumunuzu önce okurum artık :))
SilBiri tarafından sahiplenilmek, birinin, birine ihtiyaç duyması ve yanında olması çok güzel bir şey hocam ya... Ben bu kitabı okursam mahvolurum herhalde :D
YanıtlaSilOkumayın da diyemiyorum ama en iyisi siz bunu yaz aylarında okuyun o zaman :D
SilTam kışın okunacak bir kitap yoksa. Daha da çok içine alıyor...
bunu çocukken okumuştum ve o yüzden pek anımsamıyorum en iyisi yeninden okuyayım ben de :) ne güzel alıntılar ve de ne tatlı gifler onlar yaa :)
YanıtlaSilÇocuk romanı şeklinde ben de okumuştum ama böyle okumak bir başka ^^
SilKitapta daha ne altını çizdiğim yerler vardı da buraya koyamadım :D
çocuk kitabı olarak okuyup sevmiştim, e dickens yaniii, dizisi varsa bul da izleyeliiim :) umut ışığı konseptli foto da iyi tabii :) dickens ın iki şehrin hikayesi, dünyada ingilizce dilinde en çok okunan romanmış bu arada :)
YanıtlaSilValla buldum :))
Sil-BBC'nin 5 bölümlük dizisi varmış 2007 yapım.
-Tess filminin de yönetmenliğini yapan Roman Polanski'nin yönetmeni olduğu 2005 yapımlı 2 ödüllü, 4 adaylıklı filmi varmış.
-1948 yapımlı siyah beyaz filmi varmış.
Başka bir sürü filmi var, çizgi filmi bile var ama en çok etkileşimli olanlar yukarıdakiler sanırım, hızlı saha araştırmalarım bunu söylüyor :)
İki Şehrin Hikâyesi'nin öyle olduğunu biliyorum :) Nereden biliyorum? Henry James'e yazdığım yorumda yaptığın yorumdan yine senden öğrenmiştim oradan biliyorum :D
ah evet hatırladııım doğruuuu :) siyah beyaz filmi bilmiyodum bulursam izlerim, polanski nin tess ini izledim amaaa 1979 yapımı oo, güzel film, oliver twist bbc oleeey izlerim tabiiii en kısa zamanda tenks yuuuu :) bi de değiştin little durrit miydi bi de onu izlicaaam heyoooo :)
SilEvet Little Dorrit 14 bölüm BBC yapımı o da :) Mr. Darcy daima Mr. Darcy olarak kalacak olsa da bu rol de güzel oturmuştu adama. Dersin tam bir Arthur Clennam :D Ben de bunun kitabını okuyacağım da ne zamana...
SilBüyük Umutlar kitaplığımdan bana baktı bir an yazıyı okurken. :) İkisini de okuyamadım henüz.
YanıtlaSilHahah çok doğru :)) İki Şehrin Hikâyesi de bana bakıyor şu an :)
SilKitabı çok önceleri okumuştum, büyük ihtimalle kısaltılmış hali falandır çünkü bu kadar güzel tespit ve tahliller olduğunu hatırlamıyorum. İlgimi çekti teşekkürler. :)
YanıtlaSilÇocukken herkesin eline iyi kötü geçen kitaplardan biri aslında Oliver Twist, okumuş olmanız çok muhtemel :)) Kısaltılmış halini okuyunca kitabı okudum sanıyordum çocukken bu da onlardan biriydi. Şimdi okuyunca anladım onun oldu-bitti bir Oliver Twist olduğunu. Fırsatınız olursa asıl Oliver'ı okumanızı tavsiye ederim ^^
SilSevdiğim klasiklerden biridir. Sende çok güzel anlatmışsın.
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum :) Benim de sevdiğim klasikler arasına girdi Oliver Twist :)
SilYanılmıyorsam filmini izlemiştim:)
YanıtlaSilOkuduğuma göre ben de artık gönül rahatlığıyla izleyebilirim sanırım :)
SilHah, böyle rastlantıları çok seviyorum. Evin köşesinde yıllardır duran ama okumadığım kitaplar birden karşıma çıkıyorlar ve böylece kitabı okumaya başlıyorum. Çok sağ olun, yakın zamanda elime alacağım.
YanıtlaSilRica ederim. Çok güzel ifade etmişsiniz ben de bayılıyorum böyle tesadüflere.
Silyıllar evvel okumuştum, çok kıymetli kitaplar. bu arada imlecimde kuş ne tatlı.
YanıtlaSilTeşekkür ederim ^^ minik detayları seviyoruz böyle :)
SilVe katılıyorum kıymetli bir klasikmiş, ben de geç olsa da okumuş oldum.