BEYAZLI KADIN – WILKIE COLLINS KİTAP YORUMU :

Bir kitabı bitirdikten sonra tazesiyle o kitabın yorumunu yazmaya bayılıyorum. Bu sayede kitabın okurken hissettirdiklerinden, yorum yazısına daha çok hapsedebiliyormuşum gibi geliyor. Tarafsızlık; bu yazının gözden uzak bir köşesine çömelmiş ağlıyor şu an, farkındayım. Ama böyle yazmak çok daha keyifli, öznel olsa da daha gerçekçi. Bir ayı aşkın bir süreden sonra yayınlamayı düşündüğüm ilk kitap yorumu bu değildi ama dediğim gibi okuyunca tazesiyle yazmışken ilk yayınladığım bu olacak sanırım :)


KİTABIN KONUSU: 

Walter Hartright adında bir resim öğretmeni, bir arkadaşının sayesinde Limmeridge Malikânesi’nde iş bulur. Bu evdeki genç kız kardeşlere -Marian Halcombe ve Laura Fairlie’ye- üç dört ay süresince öğretmenlik yapacaktır. Limmeridge Malikânesi’ne gitmeden önceki gece yolda tepeden tırnağa beyazlar giyinmiş tuhaf bir kadınla karşılaşır.


Kitap böyle başlıyor. Daha fazlasını anlatmak için ağzımı açarsam kitabı okuduktan sonra gelip bana ‘’okuma keyfini kaçırma’’ davası açabilirsiniz gibime geliyor :) Onun için konuşmanın güvenli olduğu bu bölgede kitabın konusunu anlatmayı kesiyorum. Ben kitabı okumaya başladığımda bu kadarını bile bilmiyordum :)

Beyazlı Kadın, ilk defa 1859 yılında yayınlanmış bir ‘’Victoria Dönemi Klasiği'' ki bu dönem İngiliz Edebiyatı’nın altın çağı olarak kabul edilen bir dönem. Yine aynı dönemin önemli başa bir yazarı Charles Dickens, ‘’Beyazlı Kadın’’ın yazarı Wilkie Collins’in arkadaşı ve akıl hocasıymış**. İşte tam da bu isim, benim bu kitaba karşı kulaklarımı dikmeme sebep oldu: Charles Dickens!




Dickens bu romanı o kadar çok beğenmiş ki benzeri bir roman yazmaya çalışmış ama buna ömrü yetmemiş, gibi bir yorum okumuştum. Daha önce de Dickens iltifat ettiği için Elizabeth Gaskell’in bir romanı olan ‘’Kuzey ve Güney’’in peşine düşmüştüm de pişman olmamıştım. Kitabının basımı yıllar önce bittiği için önce mini dizisini izlemiş sonra, internet ortamında kitabını bulmuştum. Bu kitapla ilgili şimdi tek bir dileğim var; bir yayınevinin de bu kitaba el atıp güzel bir çeviriyle kitabı okurlara kavuşturması. Oluru var mıdır ki böyle bir dileğin? Bilmiyorum ama umudu kesmiş değilim. Nihayetinde Beyazlı Kadın romanı bu umudun kanlı, canlı, sayfalı örneği olarak elimde duruyor. İlk basımı 2011’de yapılmışken on yıl kadar sonra ikinci basımı geldi, yani bu yıl. Sepete nasıl eklediğimi belirtmeme gerek yoktur sanırım? Hemen. :D

Kitap 738 sayfa. Yatarak okurken eski tuşlu Nokia telefonlar gibi yüzünüze düşse burnunuzu kanatıp iki litre kanınızı akıtır. Neyse neyse şaka yapıyorum o kadar ağır değil. Hem dikey konumda okuyoruz kii! Yatay konumda okumak gözlere zararlı.


Beyazlı Kadın, bir ‘’gotik edebiyat’’ eseri olarak geçiyor. Gotik edebiyatın genelde cinayet, delilik, iki eşlilik temalarına odaklandığı yazıyor kitabın arka kapağında. Bunlara korku, doğaüstü hikâyeler, hayaletler gibi temalar da eklenebilir tabii. Ama bu kitapta özellikle doğaüstü olayların olduğu söylenemez. Her şey mantık çerçevesinde. O kadar ki yedi yüz otuz sekiz sayfalık olay örgüsünde cımbızla çekeceğim iki hatayı ancak bulabildim ki birinin hata olup olmadığından hâlâ emin değilim.


Kitabın arka kapağını okursanız kitaba bakış açınız ilk fotoğraftakinden bu fotoğraftakine evriliyor ama böyle değil, en azından bu kadar değil :D 

Bir klasiğe polisiye denildiğini hiç duymamıştım, hatta ben de böyle bir tanımlamayı daha önce hiç yapmadım. Ama bence bu kitap tam bir polisiye. Kitapta dedektif veya polis yok ama kitap polisiye!  Biraz gizem, biraz aşk, çokça gerilim ve heyecan var. 


KİTABIN ARTILARI :

- Kitabın sanki bir mahkemede farklı tanıkları dinlermiş gibi yazılması : Olayların farklı karakterlerin ağzından anlatılması kitabı ayrı bir yere taşımış. Aynı yazarın, aynı kaleminin, birden fazla farklı karaktere bürünüp sanki o karaktermiş gibi bir şeyler anlatması  oldukça başarılıydı.

- Sürükleyici hem de aşırı sürükleyici bir kitap olması : Ne ara okudum ne ara bitti hiç anlamadım. Gizem kitabın son anına kadar sürüyor ve kitap heyecanını hiç kaybetmiyor. Kurgu ve karakterler müthiş. Kitabın bu kadar sürükleyici olması, hacmini üçte birine indirdi benim gözümde.

- Uzun zamandır okuduğum en hesaplı kitaplı karaktere, karakterlere sahip olması : Öyle planlar, öyle olaylar... Ayrıca karakterler de öylesine canlıydılar ki yer yer kitabı çarpıp kapatarak başından kalkma isteği uyandırabilecek kadar :D Özellikle kitabın yarısından sonra, olanlara sesli tepki vermeden okumak da zorlaşıyor :) 

Bon voyage’nin Fransızcada iyi yolculuklar demek olduğunu ve intifa hakkının ne olduğunu öğretmesi :) Üstelik kitap bana bazı insanları tanımlayan harika bir benzetme de verdi : İnsan kılığındaki bir sinir yumağı :))


KİTABIN EKSİLERİ :

- Wilkie Collins'in olayları anlatmakta başarılı olduğu kadar doğa tasvirleri yapmakta da başarılı olup olmadığını anlayamamam : Çünkü böyle tasvirler pek yoktu. Örneğin Dİckens'ın Büyük Umutlar'ında ya da Hardy'nin Çılgın Kalabalıktan Uzakta'sında aklımda yer etmiş, bu türden birçok tasvir vardı. Bu kitapta da böyle satırlar bulmayı gözüm aramadı değil...



KİTAPTAN ALINTILAR :

Kelimeler bizi yaralayacakları zaman devleşir, bize hizmet edecekleri zamansa cüceleşirler.

Vahim bir yalnızlıktı; zira takatimi kesecek kadar uzun, gücümü toplamama izin vermeyecek kadar kısa sürüyordu.

Gözlerime dolan yaşlardan onu göremez oldum, onu son bir kez görebilmek için bıraktım aksınlar.

Laura, çocukların dostlarını içgüdüsel olarak ayırt edebilme yeteneğini büyüdükten sonra da çoğu insandan daha iyi korudu…

Dünyanın en iyi insanlarının bile zaman zaman kötülük yaptığı olur, en kötüler niye sürekli kötülük yapsınlar ki?

 

Kısacası ''Beyazlı Kadın'' tavsiye edebileceğim bir klasik oldu. Hele ki İngiliz Klasiklerini okumayı seviyorsanız iki kere tavsiye ederim. Şimdiden iyi okumalar :))

**Dickens ve Collins ikilisi hakkında yarı edebi-yarı magazinsel detayları da aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz: 

https://victorianweb.org/authors/collins/dickens1.html

  

Yorum Gönder

17 Yorumlar

  1. Kitap çok kalınmış ama ilgimi çekti. Alıntılar da iyiymiş bayağı. Aklımda bulunsun, tanıtım için teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kitap kalın epey ama okuması yormuyor hızlı gidiyor :) Kitabın kalınlığına göre altını çizdiğim yerler, diğer İngiliz Klasiklerine oranla daha az oldu ama yine de kitaptan unutmayacağım satırlar kaldı aklımda :) Yorum için teşekkürler ve okursanız şimdiden iyi okumalar ^^

      Sil
  2. Kitabın hikayesini duymamıştım. Kimmiş o beyazlı kadın, merak ettim. :) Çok kalınmış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dickens olmasaydı ben de duymazdım Beyazlı Kadın'ı :') Okuyunca niye bu kadar gölgede kalmış olduğunu anlamadığım bir kitap oldu. Daha çok okunmayı hak ediyor bence. Artık çevremde İngiliz klasiği okumayı sevenlerden başlarım okusunlar diye herhalde :D

      Sil
  3. hıms okurum tabii, victoria çağı :) seni görmek ne güzeel :) daha dün akşam bloguna gelip bir yazına "heey" diye not yazmıştıım, nerdesin anlamındaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizleri de görmek çok güzeel ^^ Notunu görmemiş miyim diye tekrar baktım ama hiç gelmemiş, herhalde oluyor böyle arada :') Okursan seversin umarım Hardy, Dickens, James derken Collins'i de beğenirsin :)) Sevgileer <3

      Sil
  4. Kitabı merak ettim, açıkçası duymamıştım. Sayfa sayısı korkutsa da güzel bir kitaba benziyor yorumundan anladığım kadarıyla. Bu arada fotoğraflar çok güzel, bayıldımmm:))) Emeğine sağlık:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum ^^ Evet pek duyulmuş bir eser değil bizde. Halbuki yazar, önemli isimlerden birisiymiş İngiliz klasiklerinde. Bence güzel kitap. Kalınlığına rağmen akıp gittiği için süründürmedi beni hiç :D Hatta bu kitabı okumak İki Şehrin Hikâyesi'ni okumaktan daha kolay bile diyebilirim :) Fotoğrafları beğenmene ayrıca sevindim, tekrar teşekkürler ^^

      Sil
  5. Değil 738 sayfa, bir o kadar daha olsa her tarafından artılar fışkıran böyle bir kitap okunur diyorum en kısa haliyle. Şu ara uzun vadeli bir okumaya soyunmam namümkün; ama bu kitabı edinip kesinlikle okuyacağım.
    Anlatım her zamanki gibi muhteşemdi yine. Tebriklerimi ve teşekkürlerimi iletirim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Abartmayayım diye yazmamıştım ama sürükleyici olduğunu söylediğim maddeye tam olarak bunun aynısını yazıp silmiştim. Bir bu kadar daha olsa o okurum diye :))
      Ben de tam tersi, şu aralar vakit varken okuyayım diye kalın kalın kitapları elime alıyorum :D Oturduğum yerdeyken hazır rahat okuyayım sonradan taşıması zor olmasın diye. Yine de uzun vadeye yayarak okumayı planlarken tek çekimde okuyuvermişim. Oldukça sürükleyiciydi :')
      Güzel yorum için ayrıca teşekkür ederim, okuması en az bu kitabı okumak kadar mutlu etti beni :)

      Sil
  6. Kitap tam benlikmiş. Tasvir okumayı pek sevmeyen biri olarak doğa kısımlarının olmaması beni rahatsız etmez. Ben de kesin bu Can Yayınları kitabı demiştim ki yanılmamışım. Ama başkaları da çoktan basmıştır kesin 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru tahmin :D Başka yayınevlerinden de baskısı var ama tükenmiş durumdalar. Can tekrar basmış bu sene yoksa ''Elveda Beyazlı Kadın'ı okumak''tı benim için uzun bir süre :') Ben tasvir okumayı severim abartı olmadığı sürece. Hele de güzel dile getirdiğini düşündüğüm bir yazarsa abartıp iki sayfa dolusu manzara tasvir etsin yine okurum. Bu kitapta gözüm başlarda tasvir arasa da eksikliği rahatsız etmedi beni hatta olsaymış yersiz olurmuş :) Çünkü kitap hakime anlatır gibi tarafsız, sadece olduğu şekliyle olayları okuyucuya sunacağını söylüyordu.

      Sil
  7. Ben de çok beğendim kapağını. Normalde klasiklerin kapağına koydukları her tabloyu beğenmiyorum bu kadar. Kalınlığı hakkında ipucu olsun diye son fotoğrafı da koydum ama yine de kendini çok belli etmemiş :) Ağır değil göründüğü kadar ama :))

    YanıtlaSil
  8. kitabı da, yazarı da duymamış olmam çok büyük ayıp oldu İngiliz Ediplerine, neyse hemen edinip telafi edilebilir diye umuyorum. Kitabı nasıl bulurum bilmiyorum ama anlatımın fevkalade, çok etkileyici çok sevdim, :) eline, yüreğine sağlık . Hemen yorumlarını yayınlamanı beklediğim nice kitaplar okumanı dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pek de meşhur bir yazarmış ama ben de adını bile duymamıştım ne kitabın, ne de kitabın yazarının. Bu sene yeniden basılması kitabı edinmeyi kolaylaştırdı, güzel de oldu :)
      Okursanız umarım seversiniz :)) Charles Dickens, Thomas Hardy gibi yazarlardan daha önce okuyup beğendiyseniz bunu da beğenirsiniz. Üçünün de tarzı farklı ama beğenisi ortak olur diye düşünüyorum :D Güzel temenni için de çok teşekkür ederim ^^

      Sil
  9. Kitap şahane bir eser olsa da aşırı kalın olması gözümü korkuttu, kim bilir belki bir gün sakin kafam ve bol boş vaktimle okuma şansım olur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım olur :) Kalınlığı başta korkutucu ama okurken keyif verici geldi bana. Hem bitince de ''Ne okumuşum ya...'' doyuruculuğu veriyor :D

      Sil