İKİ ŞEHRİN HİKÂYESİ - CHARLES DICKENS KİTAP YORUMU

Merhaba! Yazmaktan aşırı mutluluk duyduğum bir yorumla karşınızdayım :)

Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı hem aptallık, hem inanç devriydi hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, ...

Diye başlayan meşhur giriş paragrafıyla herkesin ya okuduğu ya da okuyacağı klasikler arasında yer alan bir kitap İki Şehrin Hikâyesi. Bu klasiği okumamış olduğum için utanıyordum açıkçası. Nihayet okuyabildiğim için ekstra mutluyum.

💎

İki Şehrin Hikâyesi’ni okuyalı bir haftadan fazla oluyor aslında. Sadece soğumasını bekledim. Sıcağı sıcağına yorum yazarsam fazla uçabilirim diye :) Olabileceğim kadar tarafsız olup daha nötr bir yorum yazmaya niyetlenmiştim. Ama yok :)

Zaten Dickens seviyorum,

Zaten ‘’İki Şehrin Hikâyesi’’nin, ’Dünyada İngilizce dilinde en çok okunan roman’’ olduğunu öğrenmişim... 

Anlayacağınız bu kitaba baştan beri pozitiflik saçıyorum 😀

Yine de ben elimden geldiğince pozitifliğe yakın nötrlüğümü korumaya çalışacağım. Fazla pozitiflik yaparsam nötrmüş gibi okuyup geçelim lütfen :)



KİTABIN KONUSU :

İki Şehrin Hikâyesi,… Fransız Devrimi’nin Terör döneminde, Paris’in öfkeli, kana bulanmış sokaklarında, giyotinin gölgesinde yaşamak zorunda kalan bir grup insanın hayatına odaklanır.

On sekiz yıl yattığı Bastille Hapishanesi’nden çıkan Doktor Manette’ le, İngiltere’ye gönderdiği kızının Londra’da sürdürdükleri yaşamları, yollarının tekrar Paris’e düşmesiyle iradeleri dışında bir seyir kazanır. Sürükleyici gerilimi, güçlü lirizmiyle devrimi, toplumsal mücadeleyi, zalimliği, yoksulluğu ve aşkı çağının nabzını da tutarak olanca ihtişamıyla anlatan İki Şehrin Hikâyesi, bu nitelikleriyle hem klasik edebiyatın zirvelerinden hem de tarihin en güçlü hikâyelerinden biridir.

(arka kapaktan)

Özetle olay şu: Fransız bir doktor var, yıllarca haksız yere Fransa'da hapis yatıyor. Küçük kızı Lucie, her şeyden habersiz bir şekilde İngiltere'ye gidiyor, babasını öldü sanıyor. Doktor Mannette yıllar sonra hapishaneden çıkıyor ama ruh sağlığı pek yerinde değil. Ama kitap bu şekilde başlamıyor. Eskiden doktorun işleriyle ilgilenen banka memuru Jarvis Lorry'nin, artık genç bir kız olmuş Lucie'yi bulması ve hapisten çıkan babasını aramaları için Fransa'ya gitmeleriyle başlıyor. 

Buraya kadar emin olun kitap hakkında  pek bir şey söylemiş olmadım. Çünkü bu daha başlangıç. Sonrasında olaylar, olaylar...  Buraya kadar özetlediğim yer, kitaba başladığınızda anlamayı kolaylaştırması içindi sadece. 

https://64.media.tumblr.com/790439358beb1d54fba4f91ef02624a0/tumblr_pj3bj625pP1u8pg83o1_540.gifv

Kitabı aynen bu şekilde, 462 sayfalık çevirisiyle, Can Yayınları’ndan okudum ve memnunum.👍 Ama şöyle bir sıkıntı yaşayabilirsiniz: ‘’Bazı yerlerde ne dendiğini anlamak için paragrafı başa sarıp okuma ihtiyacı duyma sıkıntısı.’’ (Vay be! Literatüre geçmediyse eğer böyle bir sıkıntıya tek kelimelik bir ad koyup isim babası olabiliriz.) Başlarda bu sıkıntıyı yaşadığım, geri dönüp anlayınca altını çizdiğim çok yer oldu.  

Ayrıca, karakterlerin bir ada ve işe bakın ki farklı bir de soyada (!) sahip olmaları karışıklık çıkartabilir, ‘’Şimdi bu kimdi?’’ diyebilirsiniz. Bir adla bir soyadla hitap ediyorlar sürekli. Bu olayı seneler önce başka bir İngiliz Klasiğinde çözdüğümden benim için böyle bir sıkıntı yoktu ama bazılarımız için bu anlamayı zorlaştıran bir sorun olabilir. Zira ben de Rus Klasiklerinde aynı karışıklığı yaşıyorum. Ama aşıyor gibiyim :)

Neyse, işte benim sıkıntı olabileceğini öngördüğüm yerler bunlardı. Daha da yok :D 

Bu roman için Dickens ''yazdığım en iyi hikâye '', edebiyat dünyası ise ''Dickens'ın yazdığı en büyük tarihî romanı'' demiş. Doğrudur. Yoksa tarih derslerinde sadece adı geçen Fransız İhtilali,  nasıl sadece bir kalemle bu kadar ''kanlı'' ve canlı bir şekilde okura yaşatılabilir


💎 KİTAPTAN ALINTILAR : 💎

  • Her insanın bir diğeri için engin bir muamma oluşu, üzerine kafa yorulması gereken şaşırtıcı bir gerçektir. Gece vakti büyük bir şehre girdiğimde karanlıkta kümelenmiş bütün o evlerin her birinin içlerinde kendi sırlarını barındırdıklarını düşünürüm, her bir evin her bir odasında ayrı bir sır vardır ve bunların içlerinde çarpan her bir yürek de hemen yanı başındaki yüreğin bile bilmediği ayrı bir sır taşır içinde! 💎


  • ...Charles Darnay, sırlar yalnızca büyük uyuşmazlıklardan değil, derin sevgilerden de kaynaklanır; ikincisinde incelikli ve pek narindir bunlar ve çözülmeleri zordur. 💎

  • Size bir şey ifade etmeyecektir. Bu tür hayaller yalnızca içimizde olursa etkili olur bence; anlatmakla olmaz.

  • Ama işin iyi yanı, monsenyörün büyük otelindeki herkes kusursuzca giyinmişti. Hükümler kıyafetlere göre verilseydi, salonda bulunan herkes sonsuza kadar beraat ederdi.


  • İnsanlar bazen karşılarındakine kalben uzak oldukları için anlamakta güçlük çekerler. 💎

  • Bunca kalabalığın içinde olup yalnız olmak! 💎

  • ...Etrafta gezinen diğer sineklerse onların ölümünden hiç de etkilenmişe benzemiyorlardı; onlarla aynı kaderi paylaşana kadar en serinkanlı halleriyle ( sanki kendileri birer fil ya da bir o kadar alakasız başka bir hayvanmış gibi ) onlara baktılar sadece. Ne kadar gamsız oluyor sinekler!

Yazarın ''Büyük Umutlar'' kitabında doğa tasvirlerine vurulmuştum, burada da tarihi olayların tasvirlerine vuruldum.  Yankılanan adım sesleri, Madam Defarge ve örgüsü, İngiltere ve Fransa'nın halkının-yöneticisinin içinde olduğu buhranlı hâller, bir de her şeye rağmen gerçekten seven insanlar... Tüylerinizi diken diken eden olayların, caniliklerin, buhranların yanı sıra; saf sevgi  de içeren bir hikâye okuyacaksınız.


Bir kere daha neden klasik okuduğumu çok iyi anladığım bir kitap oldu

''İki Şehrin Hikâyesi''ni okumak önce kalbimi kırdı, sonra birleştirdi, sonra yeniden kırdı. 


           Kitabı bitirdiğinizde nasıl görüneceğinizi şimdiden buraya koyuyorum : 

https://i.pinimg.com/originals/e6/b1/dc/e6b1dc51fa885d388a2243136fbded29.gif
TAM OLARAK BÖYLE :')
-son-

Dikkat ! Buradan ilerisini kitabı okumadan okumayın zevki kaçar :)


İKİ ŞEHRİN HİKÂYESİ’NDEN AKLIMDA KALMASINI İSTEDİĞİM DETAYLAR :

  • İkinci bölümün başlangıcındaki Tellson Bankası’nın tasvirleri, bankaya alınan genç memur-peynir benzetmesini,
  • Hapishane kokusuna ve hastalıklara önlem olsun diye mahkeme salonunun her yerine otlar saçılmasını ve sirke dökülmesini,
  • Mahkemede üzerine ışığın yansıması için sanığın tepesine bir ayna yerleştirilmesini,
  • Sydney Carton ve Stryver için yapılan çakal ve aslan benzetmesini (çakal aslan için hayvan avlar, kendisi de aslanın artıklarını yermiş),
  • Yankılanan ayak seslerini (evet, kitap boyunca yer yer yapılan bu ayak sesleri tasvirlerini hiç unutmak istemiyorum),
  • Miss Pross’un ‘’ahmak herif nöbetleri’’ni :) ,
  • Monsenyörün şatosundaki taş heykelleri (Gorgo’nun başı: Yunan mitolojosinde herkesi taşa çevirme gücü olan yaratık, Medusa.)
  • Darnay’ın Doktor Mannette ile yaptığı konuşmayı (Müthiş bir konuşmaydı. Darnay hisli çocuk canım.),
  • Bir de başlı başına Carton'u unutmak istemiyorum.

(。・・)ノ 

Yorum Gönder

26 Yorumlar

  1. Büyük keyifle okuduğunuz, yazdığınız her kelime ve heyecanınızdan belli oluyor :-) Teşekkürler öneri için (son kısmı dediğiniz gibi kitabı okuma sonrasına bıraktım) Keyifli bir gün olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fransız Devrimi'ni ve dönemi satırlara öyle bir taşımış ki yazar etkilenmemek benim için mümkün değildi :) Umarım siz de keyifle okursunuz :)

      Sil
  2. Benim de çok sevdiğim bir romandır hatta bu yıl 2. Kez okumak istiyorum özledim kahramanlarini

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de sevdiğim romanlar arasına üst sıradan giriş yaptı İki Şehrin Hikâyesi :) Biraz zaman geçsin aklımda hafif silikleşsin satırları ben de aynısını yaparım muhtemelen :)

      Sil
  3. Uzun süredir listemde ama bu denli heyecanlı bir şekilde yorumlaman ilgimi çekti. Bu sene içinde okuyayım ben bunu. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de oku bunu :D Bu kitabı okumak benim de epeydir listemdeydi diğer iki kitapla birlikte (Oblomov ve Martin Eden). Eşiği atlayıp bunu okudum ya kolayca Oblomov'a geçtim şimdi mutlulukla onu okuyorum :)

      Sil
  4. Hem yazarı hem kitabı çok seviyorum. Siz de ne güzel yorumlamışsınız. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum :) Yazarı seviyordum artık kitabı da sevdiğimi biliyorum :)

      Sil
  5. İşte bu yüzden Dickens okuyamıyorum :D Yazdıkları inanılmaz edebi fakat o isimler ve karakter çeşitliliği olmasa kendisinden başka kitaplar da okuyabilirdim :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sırf bu yüzdense Dickens'ın Büyük Umutlar'ından başlayabilirsin onda bu böyle bir karışıklık olmuyordu diye hatırlıyorum :)
      Ya da ben şey yapmıştım karakterler karşıma çıktıkça bir kenara anımsatıcı kısa notlarla yazıyordum. Ad-soyad eşleştirmek için :D O romanı okurken zorlanmıştım ama roman bittiğinde sorun da bitmişti. Eşiği atladıktan sonra diğer kitaplar bir anda dört işleme dönüyorlar zaten :DD

      Sil
  6. evet yaaa haklısın canlı sanki o anda yazılmış gibi de mi. eveet nötr pozitif yorumlamışsıııın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle :) O kadar sanki o anda yazılıyormuş gibi ki en etkilendiğim Dickens kitabı bu oldu sanırım. Onun için elimden ancak bu kadar nötr yorumlayabilmek geldi :))

      Sil
  7. Okumak isteyip sırası gelmeyen kitaplardan :) Paylaşım için teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için ben teşekkür ederim :) Umarım en doğru zamanda sırası gelir ^^

      Sil
  8. Neden bilmiyorum, bu tür kitaplar benim için her zaman duyduğum ama okumak için elimi kitaba atmadığım kitaplardan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru... Bende de oluyor bu durum. Eğer Dickens'ın diğer kitaplarını okuyup sevmeseydim İki Şehrin Hikâyesi'ni elime ne zaman alırdım bilmiyorum. Ama iyi ki bir yerlerden Dickens okumaya başlamışım diyorum :)

      Sil
  9. Ben de en son Şeker Portakalı'nda böyle olmuştum :) İyi ki unutmuşum. Sonunda yine boğazım düğümlendi... Keşke favori filmlerimiz veya kitaplarımız için de bir hap falan yapsalar. Okumadan evvel hapı içince kitabı sanki ilk defa okuyormuşuz gibi olsa güzel olabilirdi :)

    YanıtlaSil
  10. Ben bu kitabı okuyorum zannedip almıyordum; ama konuyu okuyunca fark ettim ki hiç okumamışım. :) Çok da güzelmiş, severim böyle kitapları. Umarım alıp okurum bu sene.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adı çok duyulan kitaplarda, o kadar çok adını duyunca sanki kitabı okumuş kadar olduğunu hissediyorsun bazen 😂 Kürk Mantolu Madonna'da ben de tam olarak bu durumu yaşamıştım :D Seneler sonra okuyunca hiç düşündüğüm gibi çıkmadı kitap :)

      Sil
  11. Çok güzel yorumlamışsın, heyecanını o kadar çok hissettim ki anlatamam:))) Açıkçası ben de okumadım, merak ettiğim kitaplar arasında. Klasik kitapları okumada biraz zayıfım. Bu eksikliğimi gidermem gerekiyor. Alınacak kitaplar listesine ekledim sayende. Alıntılar çok iyi:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum ^^ Ben genelde klasik okuyorum ama ben de okumamıştım şimdiye kadar bu kitabı :) Daha öncesinde pek İngiliz klasiklerinden okumadıysan başlangıç için yazdığım noktalardan dolayı okuması biraz zor ve ağır gelebilir belki ama şahane kitap :) Umarım zorlanmadan severek okursun ^^

      Sil
  12. Bazı filmler için aynı şeyi düşündüğümü yazacaktım ama kitaplarla ilgili değil diye yazmamıştım :)) Neyse artık söylüyorum o zaman ''kitaplar'' ve ''filmler'' için üretsinler şöyle bir şey :Dd Yeri özel kitapları tekrar aynı hislerle okuyabildiğin de doğru gerçi, ondan da vazgeçmek istemezdim :DD

    YanıtlaSil
  13. okumak istediğim ama bir türlü okuyamadığım kitaptır :) yakında alacağım. yorumuna sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim için de tam o sınıfta olan bir kitaptı İki Şehrin Hikâyesi: ''Okumak istediğim ama bir türlü okuyamadığım'' :D
      Umarım benim kadar kitabı seversin. Şimdiden iyi okumalar 🙏

      Sil
  14. İki gün önce bitti. Ne hikmetse ısınamadım bu kitaba. :) Tam, çizgisel- akıcı bir noktaya geliyor, sonra gene isyan, mahkeme derken akıcılık bozuluyor. İncelemeniz güzel olmuş emeğinize sağlık. Takipteyim sizi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında size hak vermiyor değilim, bence de kitap çizgisel-akıcı bir kitap değil. Ama dalgasal-akıcı bir kitap. Ben akıcılığını kaybettiğini düşünmemiştim.
      Yorumunuz ve ziyaretiniz için teşekkür ediyorum :)

      Sil