MARTIN EDEN – JACK LONDON KİTAP YORUMU :

 Martin Eden’i; kitabın kendi sürükleyiciliğinden mi yoksa yoğun bir dönemden çıkınca kendimi aç gibi okumaya vermemden mi kaynaklandığını bilmediğim bir hızla, üç gün içinde bitirdim.


İnce sayılabilecek bir kitap değil, beş yüz yirmi sayfa. Ama son kırk sayfası okur için çevirmen tarafından eklenen notlardan oluşuyor. Ki bu notlar kısmı sayesinde Martin Eden’i daha iyi anlamış, Jack London’ı biraz daha tanımış oluyoruz. 

( Hele benim gibi Jack London’dan ilk kitabınızı okuyorsanız notlar kısmı daha da ufuk açıcı oluyor. )

Öncelikle, ben bu kitabın derinliklerine inebilecek yeterli birikime sahip bir okur değilim. Kitap, alt metni olan bir kitap. Çok fazla yazar, şair, fikir ve görüş içeriyor. Tabii ki anlamadan okuyup geçilebilir ve hikâyenin bütünlüğü de bozulmaz ama kitabın içini dolduran fikirler olmadan Martin Eden ve Jack London ne kadar okunmuş olunabilir? Ne kadar anlaşılabilir?  İşte özellikle bu nedenle, sona eklenen notlar kitabı okurken benim için ‘’koltuk değneği’’ işlevi gördüler, koşamasam da yürüyebilmemi sağladılar.

Özetle söyleyebilirim ki notlar kısmı, sadece okumayı değil anlamayı da iyileştiriyor. Kitabın çevirmeni Levent Cinemre’ye bunun için büyük bir teşekkür etmek gerek.


‘’   Hikâyenin akışının ve seyrinin altındaysa yüzeysel okurun asla fark edemeyeceği, ama bir yandan da bu tür okurun bile ilgisini ve keyfini asla kaçırmayacak başka bir şey olacaktı.   ‘’

Kitapta bu satırları okuduğum zaman Martin Eden -dolaylı olarak da Jack London-, benden bahsediyormuş gibi hissettim. Hatta itiraf edeyim, laf yemiş gibi hissettim  :')  Çünkü kitap boyunca ‘’ilgisi ve keyfi kaçmamış yüzeysel bir okur''dum. 


KİTABIN KONUSU :

Martin Eden gemilerde çalışan yirmili yaşlarının başında genç bir çocuktur. Kitap, Martin Eden'in Bay Morse'u kavgadan kurtarması ve onun da Eden'e teşekkür edebilmek için Eden'i evine davet etmesiyle başlar.  Martin Eden; Bay Morse'un güzel evinde, lüks mobilyalarının arasında ne yapacağını, elini kolunu nereye koyacağını bilemez.  Ama oradayken bir yanı rahatsız hissetse de diğer yanı büyülenmiştir. Orada tanıştığı iki şey onu büyüler: Kitaplar ve Ruth Morse.

Ruth, onu eve davet eden Arthur Morse'un kız kardeşidir. Hem kızın hem evin aristokrat havası Eden'i kendine hayran bırakır. Onlar gibi bilge ve kültürlü olabilmek için elinden ne gelirse yapmaya karar verir. Kütüphanelere gider, okur, Ruth'tan yardım alır ve... yazar.

Ama yaşamak için para kazanmak da zorundadır. Eden'in hayatını, deniz ve karada olduğu sürede de kütüphane ile Ruth'ların evi doldurur. İşçi sınıfından, kaba saba ve eğitimsiz Martin Eden; sevdiği kadının sosyal statüsüne ulaşıp onunla beraber mutlu olabilecek midir? Peki ya o sosyal statü? O statüde olanlar gerçekten Eden'in hayal ettiği gibi bilge, aydın ve kültürlü müdür?


Görüntüde hacimli bir konu özeti oldu ama  içerik olarak rahatlıkla okunabilir :) Sadece kitabın giriş kısmı ve kitap hakkında genel bir fikir verecek şekilde bir özet olsun diye çalıştım. 

İlk sayfaların ardından geride bırakılabilecek bir özet...

🚢

KİTABIN ARTILARI :

- Yazmakla ilgili çok güzel satırları, sayfalar dolusu paragrafları bulunan bir kitap olması: Bu yüzden yazmakla ,ucundan kıyısından bile olsa, ilgilenen herkesin ilgisini çekecek, çokça altını çizdirecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. 

'' Dünyanın muhteşem güzelliğinden azap çekiyor, Ruth’un da burada olup bu güzelliği kendisiyle paylaşmasını istiyordu. Güney Denizi’nin güzelliğinden ona küçük küçük parçalar sunması gerektiğini düşündü… Sonra büyük bir ihtişamla o büyük fikir aklına geldi. Yazacaktı. Gördüğünü dünyaya gösteren bir göz, duyduğunu âleme duyuran bir kulak, hissettiğini insanlara duyumsatan bir kalp olacaktı. ''

- Alt metni olan bir kitap olması : Çok fazla yazar, eser, düşünür barındırıyor kitap ve hiçbirini bilmiyor olsanız bile yeri geldikçe notlar kısmını okuyarak bunlar hakkında fikir edinebiliyorsunuz. Kitap, daha fazlasını öğrenmek için kitap bir nevi yol açmış oluyor da diyebiliriz insana.

Yarı otobiyografik bir kitap olması : Martin Eden karakteriyle Jack London'ın hayatı arasında o kadar çok ve anlamlı paralellikler vardı ki bu, notlar kısmında o paralelliğin her farkına vardığımda geriye dönüp o kısmı farklı bir gözle okumama neden oldu.

- Editörler, makine çarkları, yayınevleri, azim ve kararlılık : İçeriği hakkında fazla bilgi vermeye girmesin diye neden artı olduğunu yazmayacak olsam da benim unutmayacağım bir artıydı bu madde.

- Hawaii'nin başkentinin Honolulu ve Zinya çiçeğinin hangi çiçek olduğunu öğretmesi : Ayrıca bir de bazı insanlar veya durumlar için tanımlama şekli öğrendim ki o da şöyle: Vasatlıkla malul :)

- Kişisel bir beğeni ama kapağı:  Ben İş Bankası’nın bu kapağını çok severek okudum. Bundan daha çok beğendiğim sadece bir kapak daha var ama onu da Martin Eden okumayanlar için ''okuma keyfini kaçırıcı olmasın'' diye beyazla yazacağım. Kitabı okuyanlar üstünü seçerek bakabilirler :) İthaki’nin yeni basımlarının kapağı. Tüm kitabı tek illustrasyonda ifade edebilmiş çizer, tebrik etmek gerek.

KİTABIN EKSİLERİ :

- Gitmezse gitmeyecek bir kitap olmasından şüphelenmem : Benim için öyle olmadı ama yine de bu yönde şüphelerim var. Aslında baya da akıcı kitap ama yine de şüphelerim var :)  

Temposu hep hızlı ama uzun süreli okumalarda aynı hızda gidiyormuş hissi uyandırabilir diye düşünüyorum. Ben anlatamadım sanırım ama sizin anladığınızı düşünmek istiyorum :'D

- Ben de mi bir problem var diye düşündürmesi : Bu kitap için ömrümün kitabı, okudum hayatım değişti diyenleri duymuştum. Ben için öyle olmadı. ''Problem varlığından değil de bilgi yokluğundan kaynaklanıyor olabilir'' diye düşünsem de sanırım tam teşekküllü halde okusaydım bile hayatımı değiştirmezdi. Gerçekten manalı kitap, yeri ayrı orası ayrı :))


KİTAPTAN ALINTILAR :

Bilgi, bana bir harita odası gibi geliyor. Kütüphaneye her gidişimde bunu düşünür, etkilenirim. Öğretmenlerin rolü, çocuklara harita odasının içinde ne olduğunu sistemli biçimde öğretmek. Öğretmen, harita odasındaki rehberdir, hepsi o. O bilgiler onların kafalarının içinde değil. İcat eden, yaratan onlar değil. Her şey o harita odasında. Öğretmenler harita odasından nasıl yararlanacaklarını bilir. Onların işi, normalde orada kaybolabilecek kişilere yol göstermektir.


Hayatın içinden büyük bir şey yakalayıp bunu hikâyesinin içine hapsetmeye çalışmıştı. Ruth’a okuduğu şu veya bu yapıdaki cümleler, noktalı virgüller falan değil, hayattan çıkardığı o büyük şeydi.


Bütün büyük şiirlerde bulunan ele avuca sığmayan o uçucu şeyi bir türlü yakalayıp şiirine hapsedemedi. Varlığını sezdiği ve peşinden koştuğu, ama tutamadığı şey, şiirin zapt edilmez ruhuydu. Sıcacık bir parlaklıktı ona göre, peşinden koşturan ama hep erişebileceği noktanın ötesinde kalan ılık bir buğuydu. 


Şu güneşin altındaki hiçbir sebep sadece türdeşlerim çoğunluk olarak onu beğeniyor veya beğenilmesi gerektiğine inanıyor diye o beğeniyi benim de taklit etmemi gerektirmez. Hoşlandığım ya da hoşlanmadığım şeylerde modayı takip edecek değilim.


 Özetle Martin Eden; 

gerek yazarının hayatına olan benzerlikleriyle, gerek hepsine katılmıyor olsam da düşünceleriyle, gerekse de tezat sonuyla benim okumayı sevdiğim bir klasik oldu.  Okursanız veya okuduysanız umarım sizin de sevdiğiniz bir okuma deneyimi olur  veya olmuştur :) Sevgilerle...

Yorum Gönder

27 Yorumlar

  1. Merhaba.
    Ben de geçen sana aldım kitabı, hatta 3 tane daha Jack London kitabım var. Anladığım kadarı ile kitaba başlamadan önce sonda ki not ksımını okumak iyi olacak.
    Yeni kitaplarınızı keyifle okuyun.
    İyi bayramlar. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba :) Öncelikle iyi bayramlar 😄 Ben notlar kısmını başlamadan önce okumadım birkaç madde biriktirip biriktirip okudum genelde. Çünkü Martin Eden romanı çok fazla paralellik içeriyor Jack London'un kendi hayatıyla. Önceden o kısmı okumak fazlasıyla spoiler niteliği taşıyabilir 😅 Yine de ne okuyacağını biliyor olmayı sevenlerdenseniz kitaba başlamadan da okunabilir 😊 Şimdiden iyi okumalar :)

      Sil
  2. İsmini iyi bildiğim ama henüz okuyamadığım kitap. Bir klasik aslında:) Buradaki analizi hoşuma gitti. İçerik olarak sıkılmadan okuyacağımdan emin oldum. Statü farklılıkları, ulaşılmak istenenin anlamsızlığı, özünden kopma - özüne dönme bocalamaları, hayatın bariz gerçekleri! Sondaki notlar iyi fikirmiş. Geçen gün dipnotların söz konusu sayfaya değil de en son sayfaya yazılması eleştiriliyordu; bu farklı tabii.
    Söylemesem olmayacak. Bu kitapla ilgili daha doyurucu bir tanıtım olduğunu sanmıyorum:) Harikaydı yine👌

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle, klasikleşmiş bir kitap; öyle ya da böyle ismini duyduğumuz :))
      Kitabın koca üç paragraflık konusunun sonunda ufak bir sinyal vermeye çalıştığım cümleden çıkarılması gereken tüm anlamı çıkarmışsınız tebrik ederim :D Beni kitaba çeken ve benim de kitabı anlatırken yazmasam olmaz dediğim kısımdı.
      Sondaki notlar, gerçekten kitabı daha dolu dolu hale getirmişler. Normalde ben de dipnotun dipte olmasını isteyenlerdenim :) Ama en azından bu kitap için notların sona eklenmesi daha güzel olmuş. Kitabı okurken bulması kolaylaşsın diye notlar kısmının başına da ayraç takılması gerekiyordu orası ayrı :))
      Güzel yorum için de ayrıca teşekkür ediyorum :) Sevgilerle, iyi bayramlar...

      Sil
  3. martin eden, demir ökçe, london'un en önemli romanları, çok iyi roman tabii, ben de kitaptaki kahramanın hayatına hayret ettim okurken, çok komik tatlı bir analiz yapmışsın, iyidir sıradan okur olmak :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demir Ökçe de Martin Eden gibi çok bilindik, duyulduk kitap.
      Ben daha bilmiyorum orası ayrı :') Sıradan okur olsak da Eden iyi başlangıçtı :)

      Sil
  4. Daha önce okuduğum ve bayıldığım bir kitaptı. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bayıldım diyebilir miyim emin değilim ama benim de sevdiğim kesin :)

      Sil
  5. Ben de yakın zamanda aldım ama henüz okumadım. Beklentim yüksek bu kitap için. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de yükseltmemeye çalıştığım bir beklentim vardı 😆 Ne kadar yüksek bir beklentiden söz ediyoruz bilmiyorum ama bir dereceye kadar o beklentiyi karşılayacağını düşünüyorum 😀

      Sil
  6. bu kitapla ilgili hayatım değişti diyenleri martin hayatımın kahramanı diyenleri asla anlayamıyorum. her şeyden önemlisi yazar en büyük intihalcilerden ve bunu kendi de kabul ediyor oradan yazara zaten gıcık oluyorum :) ayrıca martin sorunlu biri ilk okul mezunu olup 2 kitap okuyup profesörlerin karşısına çıkıp sizden akıllıyım bilgiliyim demesi de çok sinir bozucu. ve sonuncusu tabi ki her insanın amacı olmalı bu amaç için çalışmalı ama bunun için herkesi kırıp dökmek yakıp yıkmak ve yalnız kalmak övülecek bir şey değil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle, sonuncusuna olduğu gibi katılıyorum :)
      Ben yazarı adı hariç tanımıyordum. Bu kitap sayesinde hakkında bir şeyler öğrenmeye başladım, kitabın sonunun ironisiyle de aydınlandım diyebilirim :')
      Yine de Martin karakterini sorunlu biri olarak düşünmedim. Başlarda bana da sinir bozucu geliyordu. Dünyanın en zeki, öğrenmeye aç ve kavrayışı en gelişmiş insanı olsan bile kütüphanelerle, kitaplarla o kadar kısa süre vakit geçirip profesörlerle yarışabilir seviyeye gelemezdin çünkü. Ama bence orada anlatılan ben sizden üstünüm olayı şu alıntıyla aydınlanıyordu : ''Kültürün giyimle atbaşı gittiğine, üniversite eğitimiyle derin bilginin aynı şey olduğuna inanarak nasıl da kendini kandırmıştı.''. İşte buna hak veriyorum ve profesör olmakla kültürlü olmak niteliklerinin her zaman birlikte olduklarını düşünmüyorum. Bence Eden'in yorumu böyle insanlar için geçerliydi. Ayrıca Martin, o insanların uzmanlık bilgi birikimlerini değil kültürlerini ve hayatı anlama tarzlarını geçtiğini düşünüyordu. Ben bu konuda Martin Eden ile aynı mı düşünüyorum? Büyük oranda hayır ama gıcık da olmuyorum artık :))

      Sil
  7. ben de kitabı okuyacağım. artı eksileri sıralaman güzel olmuş. merak ettim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım faydalı olur :) Çok okunan bir kitap olması merakı arttırıyor...

      Sil
  8. Daha önce çok severek okuduğum bir kitap..
    Siz de çok güzel yorumlamissiniz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ediyorum ^^ Benim de severek okuduğum bir kitap oldu her ne kadar Martin Eden gibi düşünmüyor olsam da :)

      Sil
  9. Bu kitabı çok merak ediyorum ve okuyacağım. Okuyan herkes etkisinde fazlaca kalmış, bu da merakımı iyice artırıyor:))) Çok güzel yorumlamışsın:))) Fotoğraf yine çok güzel olmuş, emeğine sağlık:))) Sayfa sayısı fazla ama anladığım kadarıyla bayağı akıcı bir kitap. Yakın zamanda okuyacağım inşallah:))) Bu arada tatlı bayramlar dilerim:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fotoğrafı beğenmene yine çok sevindim :))) Aynen biraz sayfa sayısı fazla ama akıcı. Ben etkisinde fazlaca kaldım diyemem, yine de aklımın bir köşesinde yer edecek unutulmayan bir son oldu. Es geçilecek bir kitap değil. Umarım okurken sen de keyif alırsın :) ^
      İyi bayramlar ^^

      Sil
    2. Yorumda ''yine'' diye yazdığım yanlış anlaşılmasın. Güzel fotoğraflar çekiyorsun ve gerçekten beğeniyorum, emeğine sağlık:))) Cümleyi okuyunca yanlış algılanma olmasın:))) Tatlı günler dilerim:)))

      Sil
    3. Hayır, hayıır :)) Yanlış anlaşılma olmadı aksine, mutlu etti ''yine'' diye yazmış olman beni :) Beyazlı Kadın'da da böyle bir yorum yazmıştın onu hatırladığım için yine diye yazdım ben de ^^ Kitapların fotoğraflarına da dikkat edip yorum yapıyor olman çok hoş, teşekkür ederim 😄😊

      Sil
  10. Değnekler olmadan asla :)) İleride tekrar okuduğumda neler yazıyor olduğunu bilsem bile o kısmı da tekrar okurum, bundan yüzde doksan dokuz eminim. Kitabı okurken, doğru veya yanlış fazla dolu olduğundan yüzeysel kaldığımı hissediyorum. Yine de keyfimi kaçırmadan kendini okutturan bir kitaptı :) London, tam kendi karakterine tarif ettirdiği gibi bir kitap yazmış. Fırsatın olup da tekrar okursan şimdiden iyi okumalar :D

    YanıtlaSil
  11. martin eden bulur hehehe :) son yazımda malezya dizileri var, ilgini çekiyordu biras demiiiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 😂😂 london'un kemikleri buz kesmiştir şu an 😂 evet çekiyordu biraz geleyim hemen :)

      Sil
  12. Martin Eden'a çok talihsiz bir zamanda başladım, sınavlarım üst üste gelirken ek daha birçok olay oldu. Bu nedenle de başladığım gibi kitabı harcamamak adına kenara koyuverdim. Yakın zamanda, odaklanabileceğimi hissettiğimde tekrardan elime almayı planlıyorum. Harika bir yorum olmuş :) Umarım ben de dolu dolu okuyabilirim kitabı. <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her kitap için farklı bir doğru zaman var sanırım. Bazen seveceğimize emin olduğumuz bir kitaptan bile soğuyabiliyoruz doğru olmayan zamanımıza denk gelmişse. Zaman onun zamanı değilse bir süreliğine kitabı kenara bırakmak en doğrusu bence de, en iyisini yapmışsınız :) Umarım Eden'i dolu dolu okuyabileceğiniz zaman en kısa sürede gelir ve okumuş olmak sizi de memnun eder ^^

      Sil