‘’Ve şimdi bir yabancı gibiydiler. Hayır, yabancıdan da daha kötü
durumdaydılar. Çünkü bir daha asla tanışamazlardı. Sürekli bir yabancılaşmaydı
bu.’’
Jane Austen’in
yazmayı bitirdiği son roman, benim de onu okumayı bitirdiğim son romanı oldu.
Ne yalan söyleyeyim Austen’in
kitaplarına noktayı İkna ile koymayı beklemiyordum. Final kurdelesini bu
kitapla göğüslemek, planım dâhilinde olmasına dâhilindeydi ama bunu gerçekleştirmek
yine de beni epey şaşırttı :) Çünkü benim okuma işlerim genelde planladığım gibi gitmez. Planlar yaparım
ama doğaçlama okumaya meyilliyimdir. Kısacası
bunu başarmış olmak… Nasıl desem? Gurur verdi :D Başarmış gibi hissettim. Tam
olarak neyi başardım bilmiyorum ama zafer bayrağını tepeye dikmiş gibi
hissediyorum. Ama zirve yalnız arkadaşlar. Zirveye ulaştım ama şimdi gidecek
yerim, okunacak başka Austen romanım kalmadı.
Zirvenin Jane Austen
ile vedalaşma hüznünü ancak ileride gördüğüm Charlotte Bronte ve Elizabeth
Gaskell Tepeleri hafifletiyor (Shirley’i ve Kuzey ve Güney’i nihayet aldım evet
*yazar burada içinden çığlık atıyor*).
‘’Gizli bir mest olmayla dans eden ruhundaki gülümseme belli olmasın
diye dizginlendi.’’
(gelen kitap kargosunu ortamda açarken
ben)
İşte bu türden hafifletici
nedenlerim olmasa muhtemelen bu veda bana daha fazla hüzün verirdi. Şimdiyse
Austen’in kitaplarını okumanın verdiği mutluluk ağır basıyor. İkna hiç de fena
bir son olmadı. Anne Elliot ve Frederick Wentworth ikilisi için kalbimde ve
beynimde uygun bir oda ayırıp hikâyelerini hatırlayacağımdan eminim.
‘’Biz kadınlar kesinlikle sizin bizi unuttuğunuz kadar çabuk unutamayız
sizi, belki de bu bizim erdemimiz olmaktan ziyade kaderimizdir. Kendimize engel
olamayız. Evde sakin bir şekilde yaşıyoruz ve duygularımızın etkisinde
kalıyoruz. Sizi hayata geri dönmeye zorlayan uğraşlarınız var. Sizin her zaman
bir mesleğiniz, izleyeceğiniz bir yol, öyle ya da böyle bir işiniz var. Sürekli
bir uğraş ya da değişiklik, insanın üzerindeki üzüntünün etkisini kısa zamanda
zayıflatır.’’
KONUSU :
Sir Walter Elliot’un iyi yürekli, güzel ortanca
kızı Anne Elliot, deniz subayı olan Frederick Wentworth’ün evlilik teklifini
kabul eder. Ancak babası, ablası ve yakın aile dostları Lady Russell tarafından
Wentworth’ün sosyal statüsü ve serveti Elliot ailesine denk bulunmaz. Bunun
uygun bir birleşme olmayacağına dair genç ve tecrübesiz Anne’yi ikna ederler.
Anne, Wentworth’ü sevse de nişan bozulur. Wentworth İngiltere’yi terk ederek
kendini denizlere verir. Yedi yıl sonra genç adam İngiltere’ye döner. Donanmada
katıldığı savaşlarla hem servet sahibi olmuştur hem de Yüzbaşı ünvanını
almıştır. Anne ise çevredekilerin artık evde kalmış olarak baktığı yirmi yedi
yaşında bir kızdır.
‘’Anne’nin ruhu sadece şiir mısralarının ona verebileceği bir yalnızlık
ve sessizliği istiyordu.’’
‘’Fakat Anne’nin morali o kadar çok yıpranmıştı ki ruh hali sadece
sessizlik içinde huzur bulabileceği evi için uygundu.’’
‘’Ah Anne… sen bensin!‘’
diye düşünüp durdum bu
satırları okudukça.
Sabırda benim üst sürümümsün
gerçi. Ben Mary’e senin gösterdiğin sabrın yarısını bile gösterebilir miydim
emin değilim. Hıh bir de ben şiirden pek anlamam, onun için üstüme alınamadım
bazı satırları :) Ama şiirden bahseden düzyazının
verdiği edebi zevki tadabilirim sanırım :)
‘’Ve ondan çok nadir tamamıyla zevk alabilenler tarafından bir tat
alınıyor olmasının şiir için bir şanssızlık olduğunu düşündüğünü, ona gerçek
değerini verebilecek olan duyguların ise sadece tedbirli şekilde tadılması
gereken duygular olduğunu söyledi.’’
(bu durumu şiirlerden ziyade
kendim için şanssızlık olarak görsem de işin iyi tarafı, bu duygulara düşme
ihtimalimin düzyazı okurken daha az olması sanırım)
Jane Austen okurken
hep gördüğümüzden, İkna’daki farklı renkte karakterler bile tanıdık geldiler
kitap boyunca. Tatlı bir tanıdıklık… Kitabın sonunu bir Austen okuru olarak
öngörmek mümkündü ama buna rağmen son elli sayfada ayaklarım yere basmadan
okudum satırları. Wentworth’ün mektubuna kalbimizi bıraktırması dışında Austen
yine kitap boyunca ufak hoşluklar gizlemişti Wentworth’ün hareketlerine, Anne’nin
sözlerine…
‘’Sevdiğimiz şeyleri onaylamak için gerekçeler ne kadar da çabuk ortaya
çıkar!’’
‘’Çok az kişisel kusur vardır ki beğenilen tavırlar onları yavaş yavaş
bakana daha az çirkin göstermesin.’’
Gerçekten yasal
olmamalı böyle erkek karakterlerin var olabileceğini düşündürtmek okurlara.
Sonra gerçekte var olabilirler yanılgısına kapılıyoruz (Ne zaman bir Mr. Darcy’e
denk geliriz belirsiz.). Sen git hem ince ince eleştirini yap topluma, kadının erkeğin
toplumdaki yerlerine, hem de tüm kalıpları –gerçeküstü şekilde(?)- yıkacak bir aşk
yaz. Ayakları yere bastıracak bir yargıdan sonra hoop ayaklarımız yerden
kesiliveriyor, şaşıyoruz. İnansak mı, inanmasak mı? Kim kimi o kadar yıl
sevmeyi sürdürür? Gerçekte mümkün müdür, oluru var mıdır?
‘’Evet, lütfen eğer mümkünse kitaplardan örnekler vermeyin bana.
Erkekler kendi hikâyelerini anlatmak için her türlü avantaja sahip. Eğitim çok
büyük bir oranda onların elinde, kalem onların elinde. Kitapların bir şeyleri
kanıtlamasına izin vermeyeceğim.’’
İkna, yazarın
ölümünden sonra abisi tarafından yayınlatılmış bir eser. Kitabın adını da abisi
koymuş zaten. Jane Austen kitabından Elliotlar olarak bahsediyormuş ama abisi
nokta atışı yaparak bence on ikiden vuran bir ad vermiş kitaba. İkna’dan başka bir
isim düşünemiyorum ben Anne ve Wentworth’ün hikâyesine.
Jane Austen okumak benim için hep keyifli. Ammaa...Kitabın benim okuduğum halinde keyif kaçıracak çok şeyi vardı var olmasına da... Metnin özü kafa tuttu resmen okuma keyfim kaçmasın diye.
Üzgünüm ama elimdeki kitap yer yer translate çevirisi gibiydi, -de ve –da’lar ayrı yazılmaları gereken yerde bitişik, bitişik yazılmaları gereken yerde ayrı yazılmışlardı. Çeviri, kadın bir karaktere Mr. hitabını kullanabiliyor, cümlenin yarısında seçili metni kalın yazı tipine dönüştürüp insanı şaşırtabiliyordu. Umarım bu özensizlik sadece elimdeki basımla sınırlıdır. Ne diyeyim?
Biraz zaman geçsin başka
bir çeviriyle yeniden okurum ben İkna’yı. Bu kesmedi beni :D
18 Yorumlar
İlk alıntı çok hoşuma gitti 👍Yazarın kitaplarını bitirdiğiniz için tebrikler 👏
YanıtlaSilTeşekkür ederim ^^ Açılış için o alıntıyı seçtiğime bir kez daha sevindim o halde :)
SilYazarı hiç okumadım. Alıntılar güzeldi, kütüphanede varsa alıp okuyabilirim. Tanıtım için teşekkürler. :)
YanıtlaSilYazar %200 kütüphanelerde var, İkna kitabı için aynı oranda konuşamasak da :D Umarım ona da denk gelirsiniz...
SilBu kitabı niye hiç görmedim ya pek tanıtımı olmuyor sanki..
YanıtlaSilDoğru bir tespit :) Nedenini, nasılını ben de bilemiyorum ama yazarın en kenarda, köşede kalmış kitabı İkna olabilir.
Silmaşallah sanaaa :) austen benim de ilk 3 ümde :) bir daha okursun olmazsa nolcak bu romanlar birkaç defa okunuyor keyifle :)
YanıtlaSilAynen benim de kendime tesellim o yönde :D
Silbir dee, son yazımda malezya var bak sen de izliyordun :)
YanıtlaSilEvvet bakarım tabii :)
SilOkumayı sevdiğim yazarlardan biri. İkna kitabını okumadım. Yazarın anlatımı, olay örgüleri ve güçlü kadın karakterleri beni etkileyen şeylerden birkaçı. Bu kitabın yayınlanma hikayesini bilmiyordum. Sayende öğrenmiş oldum. Alıntılar da birbirinden güzel. Yazım hataları yayınevi kaynaklı da olabilir. Kitaplarda bu gibi hususlara karşı özverili olunmaması da ne acı.
YanıtlaSilİkna kitabında da aynı etkileyici noktalar mevcut :)
SilKimin kim, neyin ne olduğuna alışasıya kadar canımı birazcık sıkan ''bu durum'' bir noktadan sonra Austen'i bir kez daha takdir etmeme yaradı :) Başka bir kitap olsaydı muhtemelen çoktan terk-i kitap eylerdim diye düşünüyorum :)
Bende de bu baskısı var. Kapağı çok güzel diye seviyordum ama eleştirilerin canımı sıktı. Belki başka bir baskısını alır, onu okurum. Öbür türlü okurken çok sinir olurum çünkü.
YanıtlaSilBenim de okurken sinir katsayımı yükseltiyor gibiydi neyse ki sonradan hatalarına bile alıştım kitabın. Elimde varken başka bir basımdan ilk okumayı yapmaya elim gitmiyor, illa ki elimdekinden bitiriyorum ama başka bir çeviriyle okumayı düşünüyorum daha sonra. Kitabın etkileyiciliğini belki de daha fazla bulurum böylelikle...
SilJane Austen çok sevdiğim yazarlardan biri, bu kitabını okumadım:) İlk alıntı ve ''Biz Kadınlar'' diye başlayan alıntıyı çok sevdim, çok güzel:)))
YanıtlaSilBu baskısını almam, çünkü okurken sinir olurum, diğer baskılara bakarım:)))
Emeğine sağlık, çok güzel anlatmışsın:)))
Onlar benim de yazıya koyduğum en sevdiğim iki alıntı ^^
SilBaşka bir başlangıç fırsatım olsa ben de öyle yapardım :) Sıfır bilgiyle okumaya başlayınca tahammül seviyemi aşmadı hatalar. Yine de İkna'nın üzerinden zaman geçince başka bir yayınevinden yeni bir başlangıç yaparım :) Tekrar okunası bir kitap iyi ki :))
Bu kitabı okumalıyım :)
YanıtlaSilGerçi çok daha büyük aşklar biliyorum ama bu kitabı okumalıyım
Umarım okuyunca sizi hayal kırıklığına uğratmaz...
Silİkna'da, aşkın büyüklüğünden çok geçen zamana ve mesafeye dayanıklı olması ön planda denebilir çünkü.