ATOCHA’DAN AYRILIŞ – BEN LERNER KİTAP YORUMU :

Atocha’dan Ayrılış’a kütüphanenin kitaplarla dolu raflarının arasında denk geldiğimde kitap, yayınevi ve kapağıyla kendini tek bakışta bana merak ettirmeyi başarmıştı. Jaguar’dan Yu Hua’nın kitaplarını okuduğum ve gerek çevirileriyle gerek kapak tasarımlarıyla güzel iş ortaya koyduklarını düşündüğümden bu kitabı da merak etmiştim. Elime alıp da sayfalarını karıştırınca kitabı geri bırakamadım.


… Sanki Ashbery şiiri sizden saklanmış, yansımalı bir yüzeyin diğer tarafına yazılmış gibidir, böylece yalnızca kendi okumanızın yansımasını görürsünüz. Ama okumanızı yansıtmakla, Ashbery’nin şiirleri ilginiz ile ilgilenmenize, deneyiminizi deneyimlemenize imkân verir ve dolayısıyla tuhaf bir orada olma durumuna yol açar.


Evet dedim, işte budur, bu kitabı okuyorum! İlgimiz ile ilgilenmemiz, deneyimimizi deneyimlememiz demek ha…


Neden, diye sordu, bunu hiç beklemiyordum, durumu ona rahatça anlatamayacağımdan ziyade durumun anlatılamaz olduğu mesajını iletecek şekilde sessizliğe büründüm, belki gitarla anlatılabilirdi, genel olarak dil bir yana, İspanyolcamın yetmeyeceği aşikârdı.

 

KONUSU :    

(bu kısım arka kapaktan alınmıştır)

Adam Gordon: Üniversiteyi bitirdikten sonra kazandığı “şiir bursu”yla İspanya’ya giden bir Amerikalı. Sorulursa İspanyol İç Savaşı ve şiir hakkında bir araştırma yaptığını söylüyor; ama kendi kişisel araştırmasından, örneğin derin bir sanat deneyiminin mümkün olup olmadığına dair sorgulamalarından kimseye bahsetmiyor. Sanatın doğasını veya klişelerini sadece iç sesiyle tartışıyor. Zaten ne yaptığını kendisi de pek bilmiyor. Edebî sahtekârlığının ne kadar da sahte olduğunu düşünürken sahici biri olup çıkıyor. Çoğu zaman dumanlı kafasıyla sadece etrafındaki insanlara değil, kendi kendisine de komik/trajikomik oyunlar oynuyor ve gündelik gerçeklikten ayrılan bir bilincin nerelere varabileceğini gösteriyor. Tüm düşünsel sakarlıklarına rağmen ne yapıp edip dünyanın ve kendisinin izleyicisi hâline geliyor. “Bir başkası” olarak görünmeye çalışırken, “bambaşka biri” oluyor: Atocha İstasyonu’nun bombalanmasıyla karışan Madrid’de, güncel bir “sanatçının genç bir adam olarak portresi”ni sunuyor. Atocha’dan Ayrılış, Hakan Toker’in çevirisiyle Türkçede.

 

Jaguar’ın tasarımlarındaki sadelik ve isabetlilik daha doğrusu isabetli sadelik üçte üçtür çok hoşuma gidiyor: Yaşamak, Kanını Satan Adam ve Atocha’dan Ayrılış.  Kanını Satan Adam en sevdiğim bu arada :) İlgimi çeken konuyu, iyi bulduğum bir çeviriyle, gözüme hitap eden şekilde okumak... Farklı ülkelerin edebiyatlarından nemalanıyor olmak da bu pastanın kreması...


… güzel ve ince bir üslup kullandığımı ve diğerlerinin beni cahilliğim veya aksanım yüzünden değil kendi dillerinin doruklarından çok uzakta oldukları için anlamadıklarını fark ettikleri andaki yüzlerini seyrettiğimi hayal ederdim.

🍂🌻🏵🌻🍂

Sonra tekrar kâğıtlarına eğildi, kafasını kaldırıp kalabalığı süzdü ve sessizlik, istediği kıvama ulaşınca ilk şiirinin başlığı diye tahmin ettiğim ibareyi dile getirdi: ‘’Deniz.’’ …Performans o kadar iğrençti ki görünürdeki ciddiyetin bir parodi olabileceğini düşündüm. Ama ardından ikinci şiir geldi, ‘’Uzaklık’’…

… seksen civarında insan bu su katılmamış saçmalığı dinlemek için toplanmıştı…


Atocha'dan Ayrılış üzerine daha uzun konuşup daha çok yazmak isterdim. Ama öyle yapacak olursam bu yazıyı vakitlice yazıp bitiremeyeceğimden, bir kitap yorumunun daha rafa kaldırılıp tozlanmasına sebebiyet vereceğimi biliyorum ve basit tutuyorum...


Bir kâbustan doğru zamanda uyanamamak gibiydi; artık o kâbusun içinde yaşamak zorundaydınız, eviniz orasıymış gibi.


‘’Güzel,’’ dedi ama heyecandan yoksunluğu mideme oturdu, ya da belki kalbime.

 

 Alıntıları okuduktan sonra konu da ilginizi çektiyse keyifle okuyacağınızı düşündüğüm bir kitap Atocha'dan Ayrılış. Bana altını çizdirten pek çok satırla ayrıldım kitaptan. Okumakla, edebiyatla, dille ilgili hissettiğim ama hissedileni satırlara nasıl dökebileceğimi bilmediğim bazı noktaları yazmış Ben Lerner. Okurken bazen çok katıldığım bazen hiç katılmadığım şekillerde. Ama neticede dökülebilmişler yani satırlara. İlginç hissettirdi; hisleri çözümlemesi zorken, çözülmüş veya çözülememiş halleriyle onları ifade edip yazabilme şekli.

Ne diyeyim ? Okuyun? :)

 


 🍂🌻🏵🌻🍂



Spoiler İçeren Alıntı Kısmı: 

11 Mart sonrası Madrid’inde, sürekli bir şeylerin patlayacağı düşüncesi içindeydim; Barajas’a doğru giden uçakları seyrediyordum, güneş kısa bir süre uçağın üzerinde parlıyordu ve bir an için korkudan çok heyecanla, uçağın alev aldığını zannediyordum. Ya da metroya biniyordum ve vagonun ani hareketini infilak anı olarak algılıyordum. ABD’deki arkadaşlarımın neler hissedeceğini kafamda canlandırıyordum, kendim için kurguladığım bu ölüm karşısındaki şaşkınlıklarını ve belki de kıskançlıklarını düşünüyordum, nasıl da Tarih’e geçmiştim ama. Neden ben ve herkes, araba kazası ya da akciğer kanseri sonucu ölmeye nazaran, bir terör saldırısında ölmenin Tarih’in acımasız akışı ile daha fazla ilgili olduğunu düşünüyorduk, bir türlü anlayamıyordum.

Bu alıntı hakkında ne düşünüyorsunuz merak ediyorum. Yazmak isterseniz zevkle okurum.

 


Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. teşekkürler :) jaguar çok iyi kitaplar yayınlıyor zateeen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne demek efendim :) Jaguar'dan okuduğum kitap sayısından kitap-lar diye bahsedebilmeye yeni başlasam da bu yoruma katılmaya devam edecek gibiyim :))

      Sil