‘’Açlık
Oyunları Serisi’’ okuduğum ilk zamanlardan beri, en ama en sevdiğim distopya serilerinden.
Ve yakın zamanda seriye beşinci bir kardeş gelmiş! Benim haberim yok. Bu nasıl olabildi??
Bir
arkadaşımın ‘’Açlık Oyunları’nın yeni filminin oyuncu kadrosu belli olmuş gördün
mü?’’ diye sormasıyla önce ‘’Kuşların ve
Yılanların Şarkısı’dır o, yeni film olsa yeni kitap yazılmış olması lazımdı; yeni
kitap yazılmış olsaydı da yer yerinden oynardı, benim de kitaptan her türlü haberim
olurdu yaa’’ diyerek itibar etmediğim bir süre geçirdik. Ama içime kurt
düşmüştü bir kere :) Baktım ki ya yer yerinden oynamamış ya da ben sahalardan
epeeeyce uzak kalmışım :’) Gerçekten ortada kanlı canlı sayfalı yeni bir kitap
var. Panem’e yepyeni bir giriş bileti! Okuduğum yorumlarının yazılmasını bekleyen
kitapları da, alınıp okunmayı bekleyen kitapları da bir kenara koydum ve
balıklama bu biletin üstüne atladım.
Hasatta
Gündoğumu, Haymitch Abernathy’nin haraç olarak katılıp galibi çıktığı ikinci çeyrek
asır oyunlarını yani Ellinci Yıl Açlık
Oyunlarını konu ediniyor. Zamanında serinin Ateşi Yakalamak adlı kitabında Haymitch’in
nasıl galip geldiğini Katniss ve Peeta’yla beraber kasetten izlediğimiz için
okurlar olarak oyunda neler olacağını bir ufak biliyorduk. Ya da gerçekten biliyor
muyduk? :)
Hasatta
Gündoğumu soluksuz okunan, beni eski, Açlık Oyunları’nın ilk kitabını okuduğum
yıllara döndüren bir kitaptı. Bu yönüyle Kuşların ve Yılanların Şarkısı’ndan
farklıydı. O kitapta ruhumuzun duymadığı genç, henüz başkan bile olmayan Snow
ve Coveyler üzerine yeni anlatılar vardı. Yeni yeni öğreniyorduk pek çok şeyi.
Ama Hasatta Gündoğumu öyle değildi. Zaten bildiğin distopik bir evrene geri
dönmüş ve kaldığın yerden devam ediyormuşsun gibiydi. Her şey aynı tas aynı
hamamdı da değildi de ve işin artı tarafı Coveyler ve Snow bile bu kitapta bir
öncekine devam niteliğinde güzelce harmanlanmıştı.
Yakın
bir akrabanızın aile albümünü karıştırmak gibiydi Hasatta Gündoğumu’nun
sayfalarını karıştırmak :D Bu kitabı okurken her şeyi hem biliyor hem
bilmiyorsunuz, aşina olduğunuz yüzlerin -bize yeni- geçmişlerini
öğreniyorsunuz. Daha yaşlı hallerine şahit olduğunuz insanların genç yüzlerini
çıkartmaya çalışmak gibi…
Ayrıca
Suzanne Collins’e sormak isterdim aradan bu kadar yıl geçse de aynı evreni
nasıl bu kadar iyi ve hatasız detaylandırabildiğini. Panem gerçekten paralel
bir evrende mevcuttu da acaba siz mi zaman makinenizle geçmişe gidip şahit olup
sadece yazdınız? Bir kurgu için bu kadarı fazla değil mi? Hahah neyse
abartmayalım ama kimse de benden tarafsızlık beklemesin :))
Kitapta
içimi gıcıklayan en önemli noktadan bahsetmeden yorum yazımı tamamlamak olmaz :)
Anam nedir? Neden çeviride bu kelime defaatle tercih edilmiş? Aslında buna
yönelik fark mı vardı da çevirmen öyle uygun gördü bazı yerlerde acaba diye
diye okudum, yalan yok :D Yine de bana KERTERİZ kelimesini öğrettiğiniz için
teşekkürler çevirmen bey <3 (Güneşi kerteriz
aldıktan sonra yönünü bulan bir Haymitch :)).
KİTAPTAN ALINTILAR :
Neden
kaşınasın ki? Zaten davetsiz gelen bin bir dert vardı ortada.
"Sağımız
solumuz belli olmaz," dedi Wyatt.
"Bir
grup serseri mayınız," diye ona katıldım.
Barış Muhafızları kapıları açtılar ve en serseri mayın havamızı takınarak içeri daldık.
Sonra
bir yerde okuduğu bir şeyi, bir durum karşısında kontrol edebileceğin tek şeyin
kendi tavrın olduğunu hatırladığını söylemişti.
...Kendini
sarıp sarmalayacağı bir sözcükler âlemi. Her kitap bir insan kadar kıymetlidir
derdi çünkü kitaplar birinin düşünce ve duygularını o gittikten çok sonra bile
muhafaza ederlerdi.
Kamuoyu
duygular tarafından yönetilir. İnsanlar bir şeye önce duygusal tepki
gösterirler, sonra onun neden akıllarına yattığına dair bir argüman öne
sürerler.
...
Seyircinin sizi hissetmesini sağlayın, onlar da neden sizin desteklenecek doğru
haraç olduğunuza dair entelektüel nedenler bulsunlar,"...
Ve o
koku! Sanki baharın en güzel gününü şişeleyip sırf bizim için şişenin tıpasını
açmışlar.
Anneannem
hafızana en derin kazınan şeyin koku olduğunu söylerdi; seslerden,
görüntülerden daha derine işlerdi.
Umut taşımak tehlikeli olabilirdi; beni içinde bulunduğum gerçekliğe kör bırakabilirdi.
Gözlerimi
ona öyle bir diktim ki beni yense bile beni yenmiş gibi hissedemeyeceğini
kabullenmek zorunda kalacaktı.
***
Dipnot: Suzanne Collins eğer bu yazıyı sonuna kadar okuduysan lütfen ama lütfeeen Peeta Mellark’ın gözünden Açlık Oyunlarını bize yaz. Sen yazasıya emeklilik yaşım gelse, kitap bin sayfa olsa, ileri derecede hipermetrop bile olsam birine okutur yine okurum yani. Bu yüzden lütfen yaz, sevgiler ^^
8 Yorumlar
Oooooo okunur diyorsun okurum tabii severiz yani :) kerteriz sağol bi de defaat ne onu da söyle bari :)
YanıtlaSilEveeğt :)
SilDefaat, defalarca demek. Günlük hayatta yeri geldikçe geldikçe kullanıyordum şimdiye dek farkında olmadan :) Bir önceki cümlede kelime çevirisine laf ederken bir sonraki cümlede gelişine böyle bir kelimeyi yazarken duraksamıştım boşuna değilmiş :D Kelime tercihleri önemli.
Güzel seri sonlarını bilmiyorum pek. Fırsat olursa bakayım. :)
YanıtlaSilÖnce üçleme, sonra bir kitap, ardından bir kitap daha :) Sonlarını üçte okuyoruz. Burada zaten bildiğimiz bir sonun geçmiş detaylarını farklı bir açıdan okuyoruz :) Fırsat olursa şimdiden iyi okumalar dileyeyim ^^
SilAnam mı ahhahahah :) Bazen doğal olsun diye böyle şeyler yapıyorlar galiba. Belki ana dilinde de argo ifadeler vardır. Kitabı biliyordum ama ben bu seriden yıllar evvel koptum ya. İlk üç kitabı ergenlikte okumuş çok sevmiştim. Hala seviyorum bu arada ama yıllar önce okudum yani. Hatta uzun yıllar (üniversitenin ilk yılları dahil :) metroda vs giderken mıntıkalardan geçiyor gibi hissederdim, hayal ederdim :))
YanıtlaSilDoğal olsun diye yapıldığında bile yerinde yapılmadıysa komik geliyorlar ama bana :) Seviyorsan eğer şimdi de seversin baştan kaptırmalısın bence kendini bu seriye. İnsanın kafasını güzel alıp götürüyor yeni dünyalara hem böyle distopyalar. Metrodan geçerken mıntıkalardan geçiyor gibi hissetmen güldürdü :p Ben serinin o kadar fanatiğiydim ama öyle hissettirmemişti jsdnsjndsj baya eksik kalmışım gibi empatiklikten :) Gerçi buna empati denir mi denmezse ne denir bilmiyorum :')
SilŞaka mı bu ? Şuan öğreniyorum, bilgi gibi bilgi heyecan gibi heyecan oldu,teşekkürler :)
YanıtlaSilSon derece ciddi bir şaka :)) Bu yorum yazısı heyecan verici bir habere vesile olduğu için ben de heyecanlandım şimdi :)
Sil