Altıncı ayın altısı yazısında yaz yağmurundan bahsederken yorumlarda, yağmur sonrası toprak kokusuyla ilgili bir bahis geçmişti. Sevmeyeni olmayan bu koku; nereden geliyor, nasıl oluşuyor diye merak etmiştim. Onun cevabını aldım.
Bizim toprak kokusu diye tarif ettiğimiz kokunun asıl adı ‘’Petrikor’’muş.
Petrikor, Yunancada petra (kaya,taş,toprak) ve ikhor (Yunan Mitolojisi'nde Olimposlular'ın damarlarında kan yerine dolaştığına inanılan sıvı) kelimelerinin birleşiminden geliyormuş.
Sevdiğim bir kokuyu ifade eden kelimenin altından, biraz kazınca çıkan romantik anlama bakar mısınız?
Petrikorun nasıl oluştuğu, nereden geldiği belki kitapsal bir mevzu değil ama buraya kadar anlattıklarım, kitaplarla alakasız da değil. Peki nasıl alakalı? Şöyle ki geçtiğimiz ay bu kokuyu merak edip araştırmam, bu ay da kitap kokusunun nereden geldiğini merak edip araştırmama neden oldu :) Bakalım bu kokunun altını kazınca neler çıkacak?
![]() |
https://i.pinimg.com/originals/82/d9/68/82d968e7a704b26a3460d248c3aae8d6.gif |
Yeni bir kitap keşfedip o kitabı, kitaplığımın raflarına kazandırmak beni mutlu eden şeylerden biri. Ama bunun kadar; kitaplarla ilgili yeni bir kelime öğrenip o kelimeyi, kelime dağarcığıma kazandırmak da beni mutlu ediyor. İşte, kitap kokusunun da bana kazandırdığı kelime ‘’Bibliosmia’’ oldu.
Bibliosmia; en sade şekliyle ‘’kitap kokusunu sevmek’’ demek.
Bibliosmia kelimesi de petrikor gibi Yunanca kökenli. Eski Yunanca’da biblio ‘’kitap’’ demek. Ama kelimenin hangi kelimeyle birleşip bu hâle geldiğinden bu sefer emin olamadım. Yine de bir tahminim var :) Yeni Latince’de osmium "bir element" demekmiş ve bu kelime, Eski Yunanca osmē οσμη "pis koku" sözcüğünden türetilmiş. Koku bağlantısı buradan geliyor olabilir. Benimkisi bir tahmin tabii, şu an doğrulayamadığım. İleride belki bir etimologla tanışırım :D
![]() |
https://c.tenor.com/Ymo7_SU6_6UAAAAM/elmo-shrug.gif |
Kelimenin kökeni bu şekilde ama ya
kokunun kökeni? Bunu araştırmak için İstanbul
Üniversitesi Orman Fakültesi’nin ‘’Ağaç Teknolojisi Ders Kitabı’’nın konuyla
ilgili kısmını ve fakülte dergisinde yayınlanan bir makaleyi okudum. Orman
fakültesi dergisi okumakla ne işim var diye sormayın lütfen çünkü ben de
bilmiyorum :’) Ama işin iyi tarafı olayın kaynağına inmek için daha derin bir
nokta seçemezdim. Bu yönden bakalım.
Okuduğum kaynaklardan öğrendiğim kadarıyla şu şekilde:
Odunun esas yapısı, başlıca;
selüloz, hemiselüloz, lignin ve ekstraktif maddelerden oluşur. Odunun içindeki
maddelerden lignin renksizken -havayla temas ettiğinde ve özellikle güneş ışığı
etkisinde kaldığında- zamanla sarı renge dönüşür. Örneğin; mekanik yolla elde
edilen odun hamurundan yapılmış gazete kâğıdı fazlaca lignin içerdiği için daha
çabuk sararır. Ama ligninin asıl görevi hücreler arasında onları birleştirici
bir madde olarak bulunmaktır. Bu sayede hücreye sertlik verir. Ayrıca çürümeye
ve böceklere karşı dayanıklılık verip rutubet karşısında şişmeyi de azaltır.
Ayrıca genç odunlardan elde
edilen kağıt hamurunun lignin oranı daha yüksek olduğundan lignini
uzaklaştırmak için ekstra işlemlerden geçmesi gerekir. Yine, genç odunlardan
yapılan sayfaların yırtılma dirençleri az olsa da katlanma dirençleri ergin
odunlara göre daha yüksektir.
Özetle lignin; selüloz gibi diğer hücreleri birbirine bağlayarak oduna sertlik gibi pek çok özellik veren bir madde ama oksijen gibi çeşitli etkenlerle zamanla parçalanıp selülozu da yıkıma uğratıyor ve kâğıtların sararmasına sebebiyet veriyor.
İşte eski kitap kokusu da böylelikle
ortaya çıkıyormuş. Zamanla oluşan bu yıkımlanmalardan havaya uçucu organik
bileşikler salınıyor ve burnumuz bu kimyasalları alıp beyne iletiyor. Beynimiz de
bu kimyasalları ‘’eski kitap kokusu’’ olarak yorumlayıp bize geri bildirim
veriyormuş :)
Gerçi artık kâğıt hamurundan ligninin ayrıştırılması için çeşitli yöntemler olduğundan kitap sayfaları eskisi kadar çabuk sararmıyorlar.
-Yeni mi?
+Hayır, lignini ayrıştırıldı.
‘’Kokular; duygular ve hafıza ile
ilgilenen beynin limbik sistemi aracılığıyla duygular için güçlü tetikleyicilerdir’’
ve anıları uyandırmanın da etkili bir yoludur. Belirli aromatik kokular, bir
neslin ortak hafızasının bir parçası gibi hareket edebilirler.(*)
Yapılan araştırma buna örnek
olarak 1930’dan önce doğan insanların doğa kokularıyla olumlu bir ilişki
göstermelerini ve Play-doh kokusunun 1960’dan sonra doğan insanlarda nostaljiyi
tetiklemesini göstermiş. Bu tarihlerin bizim ülkemizde geçerli olduğunu
düşünmesem de doğruluğunu anlayabiliyorum. Play-doh 1955’ten bu yana iki milyar
kutu oyun hamuru satmış, birçok insanda nostaljiyi tetikliyor olmalı. Bende de
tetikliyor.
Kuşe kağıt baskılı kitaplarda
bazen oyun hamuruna benzer bir koku alıyorum ve bu koku beni anaokulu yıllarıma
ışınlıyor. Koklamaya doyamıyorum. Zaman makinesine gerek yok! Bir anda o
kadar yılı kendiliğinden geri gidiyorsunuz. Kokuların gücü gerçekten inanılmaz.
Oyun hamuru kokulu yeni kitapları boş verip
de eski kokulu kitaplara dönersek bununla ilgili yapılan başka bir deney var. Birmingham Müzesi & Sanat Galerisi'nde yirmi
yedi ziyaretçiyle bir deney yapılıyor ve onlara şişeye hapsedilen eski kitap kokusu
koklatılıp kokunun neye benzediği soruluyor.
'’Çikolata'’ yirmi bir defayla en çok benzetilen koku oluyor. İkinci
benzetilen kokuysa ''kahve''. Kokuyu kahveye
benzeten on kişi oluyor. (Benzetilen azınlıktaki
diğer kokuların neler olduğunu ve kitap kokusunun bir şişeye nasıl doldurulduğunu
öğrenmek için araştırmanın tamamına giden bağlantı kaynakçada :).)
Eski kitap kokularının tatlı olduğu doğru ama daha önce bana hiç çikolata kokuyor gibi gelmemişlerdi. Sanırım bunun sebebi eski kitap kokusu dedikleri kokunun öyle on yıllık, yirmi yıllık bize göre eski kitaplardan değil de yüz yıllık kitaplardan alınmış olması. Görünüşe göre bizim sevdiğimiz koku kağıt ve mürekkep kokusu o kadar :) Yine de araştırmaya devam :)
Bu deneyde kullanılan kitap 1928
basımmış, makale 2017 yılında yayınlanmış. Çalışmayı da aynı yıl yaptıklarını
varsayarsak çalışmada 89 yıllık bir kitabın kokusu kullanılmış.
Çalışma yazarı Cecilia Bembibre, bu benzetmeleri şöyle açıklamış:
Etiketlendirilmediklerinde kokuları tanımlamak için tanıdık başka
çağrışımları kullanma eğilimindeyiz. Ayrıca, çikolata ve kahvenin VOC'leri (VOC : Uçucu Yağ Asitleri) kitaplarınkine
çok benziyor.
Fermente/kavrulmuş doğal lignin ve selüloz içeren ürünlerden geldiği ve birçok VOC’yi paylaştıkları göz önüne alındığında kahve ve çikolata kokusunun, çürüyen kağıt kokusuna benzemesi mümkün.
Ayrıca son on yılda yapılan çalışmalarda; kağıdın kimyasal yapısında bazı VOC'lerin spesifik olarak selülozun ve diğerlerinin spesifik olarak ligninin bozunmasıyla (örneğin vanilin) bağlantılı olabileceği gösterilmiş.
Az önce eski kitap kokularının
tatlı olduğu doğru ama demiştim, çikolata kokuyor gibi değil. Burada da son bir
parlak tahminim olacak. Ligninin bozulmasıyla vanilin -yani vanilya- gibi VOC’ler
açığa çıkıyorsa tatlı kokunun kaynağının vanilya olduğunu düşünemez miyiz? Bence düşünebiliriz. Böyle olması kulağa
mantıklı geliyor. En azından benimkine öyle :’)
![]() |
https://i.pinimg.com/originals/73/bf/5d/73bf5d5969af91b2973872004815ccab.gif |
Bu yazıda; bu sefer ‘’Bibliosmia’’nın kelime kökeninin değil, anlamındaki kokunun altını kazdığımızdan dolayı biraz uzayacak diye düşündüğüm mevzu epey uzadı :')
Her ne kadar yarı deneysel-yarı deneyimsel bir sonuç çıksa da ortaya, en azından artık aşığı olduğumuz kokunun nereden geldiğini biliyoruz. Kitap kokusundan bu kadar bahsetmek gidip eski kitap koklayasımı getirdi. Sizin getirdi mi bilmiyorum ama yine de elinize bir yerlerden eski bir kitap geçerse derin nefesler çekmeden iki kere düşünün. Çikolata kokusu alayım derken ciğerlerinize toz falan kaçabilir :D
![]() |
https://i.pinimg.com/originals/a5/bf/b4/a5bfb42fc3b086c15d8b6a10ec19e1f8.gif |
Bibliosmia kelimesini aklımdaki raflardan birine kaldırırken yazıyı bitirme zamanım da geldi. Başka bir kitapsal mevzu yazısında görüşmek dileğiyle...
Buraya kadar okumayı başarabildiyseniz de lütfen kendinizi tebrik edin.
İyi okudunuz :)
Sevgilerle ^^
KAYNAKÇA :
http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/KITAP/2012-02062.pdf
https://forestist.org/Content/files/sayilar/299/3.pdf
https://heritagesciencejournal.springeropen.com/articles/10.1186/s40494-016-0114-1
14 Yorumlar
Keyifle okudum, güzel bilgiler için teşekkürler. :) Ben kitap kokusundan çok kitabın dokusunu seviyorum. Sayfaları çevirirken hissettiğim sayfanın yapısı, çıkan hışırtılı ses daha ilgimi çekiyor. :)
YanıtlaSilDokusunu ben de seviyorum ama kokusunun yeri başka :)
SilKitaplar sahip olduğumuz beş duyudan fazlasına hitap ediyorlar...
Çok güzel bir yazıydı, emeğine sağlık:))) İlgiyle okudum, bilmediğim bir şey daha öğrendim:)) Kitap kokusunu çok severim, sayfaları açtığım zaman gelen koku bambaşka:)))
YanıtlaSilÇok sevindim ^^ Ben de bayılıyorum o kokuya. Bazıları oyun hamuru gibi kokuyorlar, bazıları başka başka türlü... Ama eski kütüphanelere girince veya eski kitaplarla dolu bir koli açınca aldığım kokuya da bayılıyorum. Eskisi, yenisi, her türlüsü güzel kokuyor sanırım :))
SilSelam uzun zamandır buralarda yoktum şimdi yeni bir blogla geri döndüm sizi de takipteyim. Rica etsem bloguma bi göz atıp takip eder misiniz ? :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Bloğunuza uğramayı ben de isterim :)
Siloooo saol bilgilendirici yazı hem de oldukça keyifli, şirin ve komikli de :) bir vanilyalı kafka latte alayım hihi :)
YanıtlaSilHahah hemmen :) hangi boy olsun? :D
Silblogun son yazımdaaa :)
YanıtlaSilTeşekkür ederiiim ^^ Artık son yazın değil ama ben hemen okumaya geliyorum :)
Silçok keyifli bir yazıydı çok da eğlenceli anlatımın :) bir şeyleri araştırırken her detayını ayrıca araştırıp bambaşka bilgiler elde etmeyi severim ben de :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :) Petrikoru araştırırken detaylarda bu kadar kaybolmamıştım ama konu kitap olunca ne kadar detay varsa takılmışım sanırım :'))
Sileline sağlık :)
YanıtlaSilTeşekkürler :))
Sil